Yalan ve iftiralarınızı Nazi subayları kadar "nazik"(?), steril, soğukkanlı ve "küfürsüz"(?) bir dille ifade ediyor olmanız, sizi "temiz tiyatrocu" yapmıyor.
Hiçbir helâ duvarı, "yüzsüz" ve iftiracı sapıkBurak Caney'in (Türkiye Tiyatrolar Birliğitarafından ödül verilen) helâ gibi çift "oo"lu tiyatrooyun sayfalarındaki kadar aşırı bir çirkeflik barındıramaz. (Bakınız: "Burak Caney'in fotoğraf sergisi".) İmza toplayacaksanız, önce "Burak Caney'in fotoğraf sergisi" ne karşı imza toplayın! Orospu çocukları sizi!...
Coşkun Büktel
2 Mart 2008
Coşkun Büktel, kendisinin fotoğrafını bir penisin üzerine yapıştırmış olan takma isimli kalleş sapık Burak Caney'den başka hiç kimseye "orospu çocuğu" dememiştir. Büktel, Burak Caney'e "orospu çocuğu" deyip geçmiş, onu önemsememiş; ama (Burak Caney'e teşekkür etmiş ve Burak Caney yöntemlerine itibar ederek, daha dün, Büktel'in fotoğrafını Nazi bayrağı üstüne yapıştırmış olan) Mustafa Demirkanlı'nın, A. Ertuğrul Timur'un, Özdemir Nutku'nun, Tuncer Cücenoğlu'nun, Üstün Akmen'in (Yani sonradan bugünkü linç kampanyasına da imza atan elebaşıların) açık imzalarıyla yazı yazarak, Burak Caney'e açık destek vermesini ve Türkiye Tiyatrolar Birliği'nin o iğrenç Burak Caney sitesini ödüllendirmesini önemsemiş ve Büktel'e karşı olunca (eğer kendileri bizzat sapığın ta kendisi değilseler) bir sapıkla bile işbirliği etmekten çekinmeyen bu kirli insanları defalarca uyarmıştır.
Bu kirli ittifakın elebaşları, sonunda Bileyci Kurhan'ı (ve imza verdiklerine göre İATP-G'yi de tabii) asimile ederek aralarına katmış; (olayda asıl küfrün Burak Caney tarafından Büktel'e yöneltildiğini ve kendilerinin asıl küfrü açık imzalarıyla desteklediklerini) insanların çoktan unuttuklarına güvenerek, ve çoğu kişinin hakikati bilmediklerine ve bilmek istemeyeceklerine ve bilmeden de imza verebilecek kadar salak olduklarına inanarak; Büktel'e (ve arkadaşı Hilmi Bulunmaz'a) karşı bir linçkampanyası düzenlediler ve mahkemelerin hakaret (küfür) nedeniyle defalarca mahkum ettiği (mahkeme tescilli küfürbaz) Mustafa Demirkanlı tarafından başı çekilen bu linç kampanyasına, bir dezenformasyon harikası(!) olarak, "küfür karşıtı kampanya" adını verdiler ve iftiralarla dolu bir bildiriyi, hakikati "bilmeyen" insanlara ve Büktel'in eleştirilerine maruz kalmış "kuyruk acılılara", "Salieri Komplekslilere" ve hakikati bildikleri halde linç tarikatinin dışında kalmaya cesaret edemeyen zavallılara imzalatmaya başladılar.
Ama 70 milyon imza toplasalar bile, ben Coşkun Büktel, fotoğrafımı penise yapıştıran sapıklara "orospu çocuğu" demekten; (sapıkları açık imzalarıyla desteklemiş linççileri kınamak yerine, linççilerin iftira, fotomontaj ve tehditle yıldırmaya çalıştığı Büktel'i kınayan) ahmak ya da alçaklara savcı koltuğunda değil, suçlu sandalyesinde oturduklarını hatırlatarak hadlerini bildirmekten asla vazgeçmeyeceğim.
COŞKUN BÜKTEL
BÜKTEL VE BULUNMAZ'A KARŞI KİRLİ İTTİFAK
(1. Yalan makinesi ve mahkeme tescilli küfürbaz ve Burak Caney destekçisi Mustafa Demirkanlı
2. "Yaşasın Sansür" başlığının mucidi "3. Abdülhamid" lakaplı, Burak Caney destekçisi A. Ertuğrul Timur
3. Beğenmediği kişileri "bıçakları biliyoruz" diye tehdit etmeyi küfür saymayan "Bileyci" Ömer F. Kurhan
4. "Bileyci"nin dümen suyunu izleyen "Bileyciler tarikati" İATP-G
5. "Türkiye Tiyatrolar Birliği"
BU KİRLİ İTTİFAKIN TEMİZ TİYATRO" ADINA BAŞLATTIĞI "KÜFÜR KARŞITLIĞI KİSVESİ ALTINDAKİ" LİNÇKAMPANYASINA ALET OLAN/İMZA ATAN 1100 KİŞİ
(BURAK CANEY ADLI TAKMA İSİMLİ SAPIK YA DA SAPIKLARIN KALLEŞ SALDIRILARINA KARŞI KENDİLERİNİ SAVUNMAKTAN VE TÜRK TİYATROSUNUN SKANDALLARINI KORKUSUZCA TEŞHİR EDEN BİRİCİK İNSANLAR OLMAKTAN BAŞKA SUÇU BULUNMAYAN) BÜKTEL İLE BULUNMAZ'I "KÜFÜRBAZ" İLAN ETMİŞ...
...VE BÖYLECE ASIL KÜFÜRBAZLARIN (YANİ BURAK CANEY SAPIĞINI AÇIK İSİMLERİYLE DESTEKLEMİŞDEMİRKANLI İLE TİMUR'UN VE TEHDİTKAR "BİLEYCİ" KURHAN'IN) TUZAĞINA VE SUÇLU KONUMUNA DÜŞTÜLER.
BU 1100 KİŞİ İÇİNDE 4 KATEGORİDEN İNSANLAR BULUNUYOR:
1. "OLAYIN İÇ YÜZÜNDEN HABERSİZ MAĞDURLAR",
2. "OLAYIN İÇ YÜZÜNÜ ÖĞRENMEYİ GEREKSİNMEDEN LİNÇE İMZA VEREN SALAKLAR",
3. "OLAYIN İÇ YÜZÜNÜ BİLE BİLE İMZA VEREN KUYRUK ACILI YA DA SALIERİ KOMPLEKSLİ ALÇAKLAR"
4. "LİNÇ TARİKATİNİN DIŞINDA KALMAYA CESARET EDEMEYEN ZAVALLILAR"
İŞTE BÜKTEL VE BULUNMAZ'I KÜFÜRBAZ İLAN EDEN VANDALLARIN LİNÇLİSTESİNDE
İMZASI KİRLETİLEN MAĞDURLAR
VE İMZASINI KİRLETEN AHMAK YA DA ALÇAKLAR;
İŞTE O 1100 İMZA:
.
NOT: Aşağıdaki listede, bize tanıdık gelen isimleri, kolayca fark edilebilsinler diye kırmızı harflerle belirttik. "Kuyruk acılı" ve Salieri kompleksli" isimleri, kuyruk acısına yol açan yazılarımıza linklemek için ayrıca mesai harcayacak ve linklediğimiz her ismi maviye dönüştüreceğiz. Böylece, "olayın iç yüzünden habersiz mağdurlar" ve "olayın iç yüzünü öğrenmeye gerek duymayan salaklar" kimlerin hesaplarına alet olduklarını, kimlerin iğrenç planlarının parçası haline geldiklerini ve kimlerin hangi kuyruk acıları yüzünden imza verdiğini daha iyi kavrayacaklar.
Ama tüm linkleri bir günde tamamlamamız elbette beklenmemeli.
A.Şamil Şaşoğlu Abdullah Özgenç Abdullah UYAN Adem Dursun Ahmet Ayaz Yılmaz Ahmet Çınar Ahmet Doğruyol Ahmet Eryılmaz Ahmet gedik Ahmet Keklik Ahmet Kurt Ahmet Orhan Ahmet Şenkardeşler Ahmet Ünen ahmet yöney Ahu Gül Özkan Ahu Sila Bayer Akçağ emrah gel Alev Necile Dinç Alev Parlak Ali Adana Ali can Ali Candar Ali Ersan Karadeniz Ali Hakan Beşen Ali İhsan Özdemir Ali Karnap Ali Kırkar Ali Lie Ali Özgür Ali Rıza Ünal Ali Saysel Ali Sercan Balcıoğlu Ali şendağ Ali Üstün Ali Yalçıner Alihan Bozkurt Alişan Akpınar Alpaslan Kılıç Alper Akdeniz Alper Kahraman Altan Erdoğan Anıl Aksoy Anıl Ayvalıoğlu Anıl Baysal Arda Karapınar Doç. Dr. Arda Saygılı Arda Uğurlu Arif Akkaya Arif Coşkun Arkın Gelenbe Artunç Yavuz Arzu Sevinç Aslan Aksakal Aslı Burcu Ok Aslı Can Kortan Aslı Nişancı Aslihan Beyan Asmin N. Singez Ata Tamer atalay göktaş Atda Uğurlu Atıl Ünal Atıl Yavuzerler atsız karaduman Ayca Günaydın Aycan Acar Aycan Aluçlu Ayça Altıparmak Aydan Kalınağa Aydan Saraç Ayfer Uzun Ayhan Bekdemir Ayhan Sağlam Aykut İğdeli Ayla Akay Ayla kaya Aylin Eren Aylin Kalınağa Bayrakoğlu Aysel Kurhan Aysel Küçükoğlu Aysel Yıldırım Ayşan Sönmez Ayşe Boyacıoğlu Ayşe Kilimci Ayşe Lebriz Berkem Ayşe Müge Gerdan Ayşe Pelin Gün Ayşegül Akbulut Ayşegül Baydız Ayşegül Sübütay Tınay aytac balkan Aytekin Altunöz Aytekin Kubat Ayten Ayrancı Ayten Sönmez Aytül Yılmaz Liman Ayza Ribar Türkoğlu Azade Diykan Azade Küçükaycan Aziz öktem Aziz Sezgin B.Seçkin Kaymaz Bahadır İpek Bahadır Öziri Bahar Başar Banu Açıkdeniz Banu Kaya Banu Şener Banu Tabanbaran barani Baran Sahin Barış Bayram Barış Dodanlıoğlu barış sefer gemicioğlu Barış Sezgin Baris Avci Baris Can Erol Baris Güney Bariş Bayır Başak Doğan Begüm Aydın Begüm Erbaş Beki Haleva Bengi Heval Öz Bengü Özer Beran Soysal Berat Çakıcı berfin saklica Berk Paçalman Berk Samur Berna Kurt Berrak Karaoğlu Berrak Yüce Berrin Yuce Bersi Yetkin Besime Şahin beste özen Betul Cakaloglu Betül Aguş Betül Kaya Beyti Engin Beyza Gümüş Beyza Simay Özbaş Bilal Akar bilal akçay Bilal Temur Bilge Emin Birgül Serçe Birol Topal Birsel Uzma Bora Gerem Bora Kılıç Buket Karabaş Burak Akyunak Burak Kılıç Burak Korucu Burak Körün Burak Üzümkesici Burak Yavas Burcu Altınok Parlak Burcu Arıbilginç Burcu Burhan Burcu Matkaya burcu tokat Burcu Uğur Burcu Yankın Burcu Yıldız Burçak Bayrak burçin akyüz burçin çakmak burhan hasdemir Buse Burcu Şayir Bülent İpek Bülent Sezgin büşra nur atasoy Cafer Kutru Cagri Karagozoglu Cahit Yücel Boran Can Erdoğan Can Ertuğrul Can Esendal Can Girgin Can öngel Can Selmun Can Yılmaz Canan Kesebir Canan Kırımsoy Canan Tanır Candan Yazıcı caner kızgın Cansu Bakar cansu fırıncı Cansu Şipal Cantekin BUYRUK cavit bezek Celal Hikmet Cem Bayraktar Cem Düzova Cem Kaynar Cem Kenar Cem Malkoç cem tanır Cem Uras cemal Demirkanlı cemil atik Cenap SUİÇMEZ Cenap Tuncer Cenk ŞENGÜL Ceren Bekdemir Ceren Gülbudak Ceren OzcanCeyhun Beceriklicigdem cangülCigdem ErkenCihan BıkmazCihan SönmezCivan GeçgilCoşkun KırımlıCüneyit DyrnaCüneyt Erkmen ÖzbayırCüneyt İngizCüneyt YalazCüneyt Yavuzçağdaş duduÇağıl İvakÇağrı KaragözoğluÇAYAN ARIKANÇelik Bilgeçiğdem aydemirÇiğdem ErkenÇiğdem GençÇiğdem YumurtacıD.pelin sakınDamla CangülDemet Genç DemirbilekDeniz AtamDeniz AydınDeniz DemirkanlıDeniz EzerDeniz Kaptandeniz nihan aktanDeniz Nurşen ÇelikbilekDeniz Özendeniz yılmazDerya AslanDerya ÇelikDerya DuyulerDerya SAĞLAMDevrim Sorrell YaraliogluDidem BektaşDidem ErtemDidem Güneşdidem karanfilDidem TelliDikmen SeymenDila OkuşDilara ÇapurDilara Su BenlisoyDilek AltuntaşDilek ÇakırDilek KanakDilek Salan ÇakırDilek ŞimşirDilek TekintaşDilek TürkerDilek Yücel ZeybekDiler ÖzerDincay katDoruk Kemal Kaplanduygu atayduygu AydınDuygu ÇavdarDuygu DalyanoğluDuygu DoğanDuygu EserDuygu GülçiçeğiDuygu KoçakDuygu UzunDuygu YurukceEbru AkEbru KayaEbru KeskinEbru KöseoğluEbru KuruoğluEbru NalbantEbru SaçarEbru Sakaryaebru seferEbru SeyhanEce BaktıayaEce EkinciEce TurkmutEcem ErenEcem GelenbeEda AtalayEdip DederEge IŞIKEge OlgaçEge Seçkinegemen kaymakcıEkin GülerEkin KaplanEkmel Bircanekrem kocaçalElif AkgülElif AkmanElif ÇetinkayaElif ErolElif KaptanElif SözenElvin EroğluEMEL GÜLCANEmin AyhanEmine Melike ŞenEmine RençberEmine Varol GüneşEmrah KırımsoyEmrah KoyuncuEmre AygünEmre ErsezerEmre KoçEmre KonukEmre SAKAEmre ŞenEmreŞenEnder SanalEnder SERİNEngin ARPAEngin CanEngin ÖzsayınEnis BakışkanEraslan Sağlamerçin sıcakkanErdağ YenelErdal İbrahim KantarcıErdal YeniceErdi InciErdinç ÜçüncüoğluErdogan VAROLErfan CantepeErhan GökgücüErhan SağErhan TığlıErk BilgiçErkal BalamanERKAN AYTEMURErkan Mehmet AşkınErkan ÖztürkErkin AkbulutErkin ÖztokErman DuyarErsin UmuluErsoy ÖzdemErtan AkmanErtuğrul OruçErtuğrul TimurEsen ŞahinEser DilsözEsin KocatürkEsin YükselEsra AşanEsra Erginesra inal
Esra KirezEsra SEVGİEsra Topçu AlbayrakEşref SeyitoğluEvin KumEvren BabayiğitEvren BayEvren ErlerEvren ÖzcanEvrim Aksoy YönlüEvrim YağbasanEyüp Zafer TuralEzgi AktanEzgi AyEzgi BesenEzgi DalaslanEzgi Deniz AlpanEzgi Dilan UstaoğluEzgi Gülsen YaylıEzgi MetinFadime YılmazFahriye DinçerFaize ÇelikırmakFatih KoyuncuFatih Murat TekeFatih ÖlekliFatma ÇölkesenFatma KabaoğluFatma ŞenFatma TezelFatoş DuranFatoş KaradoğanFatoş WatkinsFehmiye Çelikferhat güneşFeridun KaykıFeryal ÇınaklıFeryal ÖneyFırat AkbaşFırat BabatonguzFırat GüllüFigen Gürsoy KahramanFigen İtarcıFigen PaslıFiliz ParlakFuat ÇiyiltepeFulya PekerFunda Çetintaşfunda karakusFunda Köseoğlufurkan akFurkan AkdagGalip UyarGamze CelikGamze DoğanGamze Yapıcı Cangaye gokGenco DemirerGenco ErkalGılman Kahyaoğlu PeremeciGizem AkkayaGizem KurtsoyGizem YücelGonca İliGorkem CetinalpGökay Gençgökay yenerGökçe IpekGökçen CavgaGökhan AkçuraGökhan GökçenGökhan KocaoğluGökhan SubaşıGözde YıldırmGulay Ayyildiz YigitcanGül ÇörüşGül Fulya AkyolGül KemGülay Bakışkangülbeyaz sertGülcan KüçükGülen Ipek AbaliGülfer DanışmanGülhan AvşarGülhan KadimGüllü TaşkıranGülsen ÖzbekarGünay Ertekingüneş kozalGürol TonbulH. Can UtkuHadiye Cangökçehakan balkanHakan GerçekHakan GürelHakan InciHakan İnciHakan KabadayıHakan KarlıdağHakan MörekHakan ÖztopHakan UyanıkHale Can OkşitHalil SahanHalil VardarHalis TekelHaluk IşıkHandan KoçHande OzelsancakHanife BenzerHanife BurunHanife SerHarika Derya ErtenHarun SilahsizogluHasan AnamurHasan Baki PilavciHasan BayrakProf. Dr. Hasan ErkekHasan GöktaşHasan Hüseyin Karabağhasan kemal özgedikHasan KöseHatice KoçakHatice YaşarHazan Töre DönmezHekîm KılıçHikmet GiresunluHilal UzgaşHilal YüzüakHilmi Atıl ÜnalHuseyin OksitHuseyin OzsutHülya GençHülya GezerHülya İnce CoşkunerProf.Dr.Hülya NutkuHüseyin DemirHüseyin KöroğluHüseyin ÖzpınarHüseyin Uzmanhüsnü şimşekIbrahim KeskinIbrahim PamirIlke UgurIlker AslanIlker Nedim SahinInci BademsoyIpek GucelIrfan YalcinIsa KarsliIsil YasarIskender BagcilarIsmail DündarIsmail kaplanIsmail KurtIşıl Z. Karaalp TangörIşın BuzcuIzlen IdilIzzeddin çalışlarİbrahim Keskinİbrahim Odakibrahim yurtseverihsan bengierihsan özçıtakİhsan Ustaoğlu (ADININ KENDİSİNDEN HABERSİZ KULLANILDIĞINI AÇIKLADI)İlhan İnanİlkay Civelekİlkcan Burak Uransİlke Kızmazİlke Uğurİlke Yalçınilkem balseçenİlker Aslanilker canlıİlker Erdoğanilker yasin keskinilknur öncüİlkyaz Şenkulİnci Bademsoyİpek Abalıirem azİrem Dilaverİrfan Demirisa karslıİsmail Can Törtopismail dündarİsmail Kurtİsra Özsalarİsrafil DemirJack Napierkaan birkesKaan Erkamkadir çıtakKadir Tolga Dönmezkadri özaldıkaçtıKağan YazıcıoğluKamer YıldızKamil GürsoyKaya TokmakçıoğluKemal AydoğanKemal KocatürkKemal SağlamKenan IşıkKenan YeniceliKerem DutçuKerem KurdogluKerem RızvanoğluKerem YıldızKerim DündarKeyif MarmarisKezban KarakocaKıvanç KocaKirkor SarKubra TektasKutay KalınlıKutay KuntKübra AyçiçekKübra TektaşKübra ÜnerLeman YılmazLeman Yurtseverlevent canLevent ÇağlayanLevent GültenLevent SoyLeyla EkiciM. Ergün IşıldarM.Birtan AltanMahiye MorgülMahmut Hazım KısakürekMaral UstaMehmet AçıkalınMehmet Açıksözlümehmet ali kaptanlarMehmet Ali YılmazMehmet BozkırMehmet Can Ağlaçmehmet cemil sağbaşMehmet DoğruMehmet Erdemlimehmet ergenMehmet Fatih ÖlekliMehmet IsikMehmet KurtMehmet MarabaMehmet Mustafa NilüferMehmet Nihat SönmezMehmet Nurkut İlhanMehmet OkurMehmet ÖzverenMehmet Selin SağdıçMehmet ŞAHANMehmet TekkanatMehmet ÜstünMelih Atalay (DİKKAT: Bu linççinin Habibe Merih Atalay'la karıştırılması, tiyatro "sanatçısı" Habibe Merih Atalay'a büyük hakaret olur.)Melih BarsbeyMelih GündüzMelike şenMelis görürMelisa İclal YamanardaMeltem AraviMeltem Cengizmeltem erdoğanMeltem EvcioğluMeltem KeskinMeral alsan özkalafatMeral TaşkıranMert AteşMert KocadayıMerve CeyhanMerve DanışMerve İşMerve ÖzhanMerve SağlamMesut GökdaiMete CantekinMetin Boran Metin Göksel Metin Uzun Mısra Alasya Mim Mel Mine Koçak Miraç Bayramoğlu Mirza Metin muammer yılmaz Muhammed Kürşad Dursun Muhsin Kayar Murat Akdağ Murat Atak Murat Ay Murat Aygen Murat Beşer Murat Cengiz Murat Cinar Murat Demir Murat Karapınar Murat Yıldız Mustafa Akyol Mustafa aydın Mustafa caner aslan Mustafa Cinar Mustafa ÇINAR Mustafa Kalkan Mustafa Necmi Erguc Mustafa Onur Sezgin Mustafa Sekmen Mustafa Sırkıntı Mustafa Tarık Albayrak Mustafa Yıldız mücahit can Müge Bentürk Müge Denizhan Müge Kıraner Müge uyar Müjde Yılmaz Nail Özturk Nalan Balcı Nalan Güner Nalan Özübek narin cengiz naşit özcan Nazan Saner Nazlı Çabadağ Nazlı Kar Nebi Altaylar Necati Sentürk Necdet HasgülNecla Ulusan Nergul Tuncay Nermin Sezgin Neslihan Çakıroğlu neslihan sefer Neslihan Sözer Neslihan Taviloğlu Neslihan Zeynep ÇardaklıNesrin Cavadzade Nesrin Hacılar Nesrin Serizli Nevzat Eser Nihal Albayrak Nihal Kaplangı nihal kuyumcu Nihal Türksever Nihan Acar Nil Soykan Nilay Çıtak Nilay Şenol Akçay Nilgun Kurt Nilgün Ilgıcıoğlu Nilperi Şahinkaya Niyazi Aksoy Noyan Ayturan Nur BALKAN nur şahiner Nuran İnce Ustaoğlu Nuray Sevindik Nurcan Sürer Nurdan Kalınağa Nurdan Sayin Nurgül Açık Nurgül Bülbül Nurgül Şuakar Şahin
Nurhan Akbıyık Prof.Dr. Nurhan TEKEREK Nursel Atabeynurten yıldırımlar Oğuz Susam Omer Ongun Omur Kurum Onay Durgun Onur Durmuşoğlu Onur Günay Onur Kahraman Onur Kocatürk Onur Turgut Onur Ümit Onur Yıldırım Orhan Günay Orhan Kurtuldu Osman Bilal Güleryüz Osman Sarıçiçek Osman Wöber Oya Bardakçı Oya Dinçer Durmuş Oya Yılmaz Oyku Tumer Oylun Öğütken Ozan Ergin Ozan Hafızoğlu Ömer Ağlar Ömer Faruk Kıpırtı Ömer Özdinç Ömer Öztürkmen ömür Sabuncuoğlu önder abbasoglu Önder Engindeniz Öykü Gürpınar Öykü Şahin Ozdemir Nutku (2. kez) Özge Bektaş özge Eren Özge Kabaca Özge Sever Özgül Akıncı Özgün Kaplama Özgür DURAN Özgür Eren Özgür Işık Özgür 'Martin Özgür Ötüş Özgürol Öztürk özlem akdoğan Özlem Aslan Doç. Dr. Özlem Barutçu Özlem BuluttekinN Özlem Dönder özlem gündüzkanat özlem güveli türker Özlem Köse Ünlü Özlem Özdemir Özlem Öztürkmen Özlem Sağlam özlem Toker özker Özlem Yazıcı Pelin Belek Pelin Çoban Pelin Sağlam Pelin Ulusoy Pervin Okur Pınar Aksoy Pınar Alev Pınar Demiral Pınar Erol Pınar Gümüş pınar gün Pınar Gündoğdu Pınar Karaman pınar ozkul Pınar Tümer Pinar Ozkul Piri Kaymakçıoğlu R.Berker Enhoş R.Onur Duru Ragıp Ertuğrul Ragıp İncesağır Rahime Albayrak Yamaner Rana Arıbaş Rana Erkiner Rasim Korkut Reha Özcan Resat Kutucular Reyhan Beler Reyhan Erdogan Rıza sandalcı Rojda meryem cengiz Rojhat Eşin Rumeysa Çamdereli Ruşen Hatipoğlu Saadet Şayir Kaleli Sabiha Topallar Sabire Yılmaz Sabri Ejder öziç SadettinMutlu Sadi Sönmez Saim Saban Saim Tokaçoğlu Salih Gürkan Çakar Salih Topcuoglu Salih Yılmaz Salim Dörtcan Samet Çalışkan Samet Derince Samet Tamer Saniye Demirel Sanlı Baykent Sauvi Paydaş Sebnem Akyuz Seckin Taskin Seçkin Aybarseda hayal Seda Kaya Seda Özdayı Seda Turkmen Seda Yürük Sedat Yılmaz sedef güneş Selahattin Yildiz Selçuk Hasanoğlu Selda Öztürk Selda Serifsoy-Cakar Selen GülSelin Aydınoğlu Selin Girit Selin Şenol Selma Karahan Selver Alagoz Kilicaslan Sema Merve İŞ semih togay Semiha Tohma Semire Bayık semra uygun Sena Caner sena çelik Sena Çerçi Senem Akçakaya Senem Döner S enem HanSenem Kara Sera Keskin Serap Demirkan Sercan Gidisoglu Sercan Güvenç Sercan Taş Serdar Albayrak Serdar Gökhan Serdar Gökhan Hakan Inci Serdar Kurt Serhan Genç Serhan Şimşek Serhat Deniz Serhat Kurtuluş Serhat Yiğit serkan baştuğ Serkan Erdoğan Serkan Öztürk Serkan Şanli Serkan Tınmaz Sermet Yeşi lSerpil Güven Seteney Koz Sevda Yaman Sevgi Karamık sevgi ruhsar karacan Sevi Yılmaz Sevilay Saral Sevket Kiziltan Seyfi Erol Seyhan Erozcelik Sezai Bakıştan Sezin Gündoğan Sıla İlyasoğulları Sibel Akçay Ergül Sibel POLAT USLU Sila Karan Sima Ertem Sinan Kaya Sinan özer Sinem Cano Sinem Kahraman Sinem Keleş Sinem Silay Sinem Yavuzdemir Somer Karvan Soner Akçay Soner Küçükemirler Soner özenç Ilhan Songül Destegül Songül Tuncalı Songül Yücel Suat Başkır Suayb Aydin Sultan Kaleli Sultan Örenkaya Süheyla Gürkan Süleyman Şekercioğlu Şaha Elif Ergin Şale Türkeli Şebnem Akyüz şebnem Atılgan Şebnem Köstem Şebnem Nazlı Karalı Şenay Çelik Şenay Karaman Şenay Kirazlı şenol şahin Ş evket KızıltanŞeyda Kaplanoğlu Şeyma Taşdemir şirin özgün Şuayb Aydın Şule Kocaçına rtacim ovayolu Tamer Levent Tamer Özşeker Tamer Serkan Subaşı Taner Koçak taner olçum Tanju Gündüzalp Tarık Günhan Tarık Şerbetçioğlu Tarkan Karakoyun Tarkan Sarısoy Tayfun Kurt Tayfun Malkoç Taylan Sengul Taylan Tosun Tevrat Kuvancı Timuçin Haliloğlu Timuçin Savaş Tolga Aşkın Aray Tolga Yeter Tolgahan Cogulu Toygar Tapkan Tuba Göksel tuba uzumkesic itugay kartal Tugce Cuhadaroglu Tuğba Kaleli Tuğba Tamurtaş Tuğba Yılmaz Tuğçe Erçetin Tuğçe Kanbur Tuna Güngör Tuna Koçak Tuncay GÜREL Tuncay Özine lTülay yılmaz Tülin ebcioğlu Türkan Aktoprak Türker Egemen Keskin Ufuk Bayrak Ufuk Gönüllü Ufuk Kayrak Ufuk Ziya Bayrak Ugur Balik Uğur Altun Uğur Kaya Uğur Öztürkmen Uğur Senay Uğur Şahin Tağı Uğur Uzunel Ulaş Doğan Uluç Esen Umut Ateş Umut Ayanoğlu umut toprak Umut Vardarlı Unal Algin Ülker Uncu ümit baran ümit güleç Ümit Kireççi Ümran İnceoğlu Vecihi Ofluoğlu Vedat Akguner Vedat Gültekin vedat yıldırım Vedat Zar Vehbi Arslan Veli Alp Yavuz Verda Eylül Varan Veysel Şükrü Alankaya Vildan Bayram Vildan Özer Volkan Birsen volkan kaplan Volkan Taha Şeker Vuslat Taş Y. Ozan Say Y. Teoman Serinkaya yakup dal Yasemin Kılıç Yasin Okun Yeliz Gerçek Yener Acar Yeşim Akar Özdemir Yeşim Artvinli Yeşim Çağlar yeşim GÜLEN Yeşim Gündoğdu Yeşim Ulusan yıldız çıplak Yıldız Y ılmazYıldız Yılmaz Agırpha Yılmaz Eyidogan Yiğit Sertdemir Yiğit Tuncay Yildiz Akbiyik yonca ginyol Yunus Emre Yunus Karakus Yunus özerdem Prof. Dr. Yusuf Eradam Yurdagül Yurtseven Yurdan Akbin Yusuf Öz Yusuf Temiz Zarin Serhat Zehra Özdemir Zeki Yıldırım Zeki Yılmaz Zeynep ADIGÜZEL Zeynep Aslıhan İşcan Zeynep Başar Zeynep Dokur Zeynep Ecem Piyale Zeynep Görpe eynep Kutluata zeynep nur Zeynep Okan Zeynep Onarlı Zeynep Saral Pehlivan Zeynep Ünal Zeynep Yavuzdemir Zîlan Kaki Zuleyha Cubuk Zuleyha Demirok Zülal Arslan Zümre Demir
Taa Haziran 2001'de
BÜKTEL DEMİŞTİ Kİ:
Sanatçılar, kimseden talep beklemezler. Satış garantisi istemezler. Yarattıkları şeye talep yok diye şikayet etmezler. Talep yok diye, yaratmaktan vazgeçmezler. Yaratmak için kimseden izin istemedikleri gibi, yarattıkları şeyi umursamaya da kimseyi mecbur bilmezler. Umursanmak isterler, ama, umursanmak için tedbir almayı, eserini varolan talebe uygun biçimde tasarlamayı veya talebe göre “revizyon” yapmayı, reddederler. Bir sanatçı, kendi doğrusu neyse, ne yapması gerektiğine inanıyorsa, “onu” yapar. Yapması gerektiği gibi yapar. Ödünsüz yapar. Toplumcu bile olsa, (topluma ille karşı çıkmayı marifet saymaz ama) toplumun nabzına göre şerbet vermeyi utanç sayar. Toplum tarafından onaylanmayı (hatta) alkışlanmayı ister ama, gerekiyorsa (gerektiğine inanıyorsa) toplum tarafından lanetlenmeyi göze alır. Topluma söylemeye gerçekten değer bir sözü olan sanatçı, “politik davranmaya” tenezzül etmeden, toplumun tepkisinin ne olacağına kafa yormadan; söylemek zorunda olduğu şeyi “dosdoğru” söyler. Söylemekle yetinmeyerek, ortaya bir laf atıp kenara çekilmeyerek, sözünü piç gibi terk etmeyerek, sözünün eri olur. Karşı çıkan, hesap soran herkese karşı, göğsünü gere gere, sözünü savunur. Sözünü sakınmaz; ortam uygun mu, toplum buna hazır mı, birileri bana kızar mı? diye sormaz. Kazanç ya da kayıp hesaplaması yapmaz. Piyasayı kollamaz.
Kaynak: Coşkun Büktel, "Konuşan Türkiye"(!)nin Susan Eleştirmenleri
"Sürüden" ayrılmaktansa iftiralarla dolu linç bildirisi altına imza atmayı tercih ederek, seyirciye "samimi" bir şey söyleme şansını ebediyen kaybetmiş güya tiyatro(?) toplulukları:
Absurdtheater Zeytinburnu Halk Sahnesi.
BİZDEN NİYE NEFRET EDİYORLAR?
ÇÜNKÜ BİZ DİYORUZ Kİ:
(...) Dolayısıyla, aşağıda yayınladığımız yorumunda, Koçak'ları "Tiyatro Buluşması"na (buluşmayı sabote etsinler diye) bizim (yani Büktel ve Bulunmaz'ın) gönderdiğini hiçbir kanıta dayanmaksızın öne sürebilen "yorumcu" Metin Şenocak (Burak Caney?) herhalde, iftiracı Özdemir Nutku'dan feyz ya da ilham almış olmalı. Biz Koçak'ları "Tiyatro Buluşması"na şu ya da bu amaçla göndermediğimizi kanıtlamak zorunda değiliz. Ama Şenocak (Burak Caney?) onları bizim gönderdiğimizi kanıtlamak "zorunda"... Çünkü, yazılarımda defalarca tekrarlamak zorunda kaldığım evrensel bir hukuk kuralı var: "Suçu ispat yükü, suçlayana aittir." Yani bir suçlamada bulunup da, karşı tarafa "hadi suçsuzluğunu kanıtla!" diyemezsiniz. Hiç kimse suçsuzluğunu kanıtlamak zorunda değildir. Suçsuzluk değil, "suç" kanıtlanmak zorundadır ve kanıtlamak zorunda olan da, suçlanan değil, "suçlayandır". Ama Şenocak (Burak Caney?) belli ki, hukuk mukuk takmıyor; iftirayı atıyor, sen temizlemeye uğraş diyor. Biz böylelerine (takma ad arkasına saklanarak insanlara iftira atanlara) kalleş orospu çocuğudiyoruz. Bu tanımlamayı beğenmeyerek bize "küfürbaz" diyecek olan herkese de kalleş orospu çocuğu diyeceğimizi belirtiyoruz.
COŞKUN BÜKTEL (Kaynak: İKİNCİ TÜRKİYE "TİYATRO BULUŞMASI"NIN ARDINDAN)
BİZ ÖZDEMİR NUTKU'YU İFTİRAYLA SUÇLADIK VE SUÇLAMAMIZIN GEREĞİNİ YAPIP İFTİRAYI KANITLADIK. AMA BİZİ NUTKU'YA İFTİRA ETMEKLE SUÇLAYANLAR, SIRF 1100 KİŞİ OLDUKLARI İÇİN HİÇBİR ŞEYİ KANITLAMAK ZORUNDA OLMADIKLARINI, HAKİKATİ SOMUT KANITLARIN DEĞİL, "KELLE SAYISININ" BELİRLEYECEĞİNİ SANARAK, KENDİLERİNDE İMZALARIYLA BİZİ BİR LİNÇ HEDEFİ HALİNE GETİRME HAKKINI BULUYORLAR. BUNUN İĞRENÇ BİR ALÇAKLIK YA DA DÜPEDÜZ DANGALAKLIK OLDUĞUNU ÇOKTAN ANLADIKLARI, AMA TAHMİNİ GÜÇ OLMAYAN NEDENLERLE ATTIKLARI İMZALARDAN GERİ DÖNEMEDİKLERİ ANLAŞILIYOR. YUKARIDAKİNE BENZER PEK ÇOK YAZIYLA ALÇAKLIKLARINA AYNA TUTARAK, GÖĞÜS KAFESLERİNDE BARINAN İĞRENÇ SÜRÜNGENLE YÜZ YÜZE GELMELERİNE VE KENDİLERİNİ AŞAĞILIK HİSSETMELERİNE SEBEP OLDUĞUMUZ İÇİN, KENDİLERİNDEN NEFRET ETMEK YERİNE BİZDEN NEFRET ETMEYE ÇALIŞIYORLAR. BAŞARABİLDİKLERİNDEN ÇOK DA EMİN DEĞİLİM.
COŞKUN BÜKTEL/12 Nisan 2010
SORU:
Aşağıdaki cümlelerden hangisi Özdemir Nutku tarafından otuz kişilik DT koordinasyon toplantısında söylenmiş cümlenin tıpa tıp ta kendisidir?
1. "Kesinlik içeren bir ifade kullanmak istemem ama, Fransızca'da 16. Yüzyıl'da yazılmış Theope diye bir oyun olduğunu hatırlar gibiyim."
2. "Fransızca'da 16. Yüzyıl'da yazılmış Theope diye bir oyunun varlığına dair bazı duyumlar aldım."
3. "Belleğim beni yanıltmıyorsa, Fransızca'da 16. Yüzyıl'da yazılmış Theope diye bir oyun bulunduğunu sanıyorum.."
4. "Fransızca'da 16. Yüzyıl'da yazılmış Theope diye bir oyun bulunduğu kulağıma çalındı."
5. "Fransızca'da 16. Yüzyıl'da yazılmış Theope diye bir oyun bulunması çok muhtemeldir."
6. "Fransızca'da 16. Yüzyıl'da yazılmış Theope diye bir oyun bulunduğuna dair bazı söylentiler duydum."
7. "Fransızca'da 16. Yüzyıl'da yazılmış Theope diye bir oyun mu varmış ne..."
8. "Fransızca'da 16. Yüzyıl'da yazılmış Theope diye bir oyun var."
CEVAP: Nutku'nun kurduğu doğru cümle, 8. şıktaki "kesin" olan cümledir:
"Fransızca'da 16. Yüzyıl'da yazılmış Theope diye bir oyun var." (Kanıt için tıklayınız:Nutku'nun konuşmasının CD kaydı.) Ve bu cümle kesin bir yalan, kesin bir iftiradır.
Nutku'nun toplantıda tam olarak ne dediğini "tırnak içinde" aynen aktarmak ya dadediklerinin CD kaydına link vermek yerine; okurlara Nutku'nun dedikleri üzerine uydurdukları kendi yalanlarını aktarmayı tercih eden vandallar sıkı çalışıyor ve iftiralarını tüm internete yayıyorlar. Kısacası, Türk tiyatro camiamızda, "Büktel'e ve Theope'ye atıldıktan sonra iftiranın bile başımızın üstünde yeri var" diyecek kadar çürümemiş temiz insanlar eğer hâlâ daha kaldıysa; o insanlar, dezenformasyona karşı çok uyanık olmalılar. Büktel ve Theope hakkında, bizzat Büktel'in sözleriyle (ve o sözlerin bizzat Büktel'in sitesinde yer aldığı sayfaya link verilerek) belgelenmiş olmayan hiçbir iddiayı kaale almamalı ve Nutku'nun kendi sözlerini mutlaka dinleyip, o sözlerin kanıtladığı şu gerçeği kesinlikle unutmamalılar:
Fransızca'da 16. Yüzyıl'da yazılmış Theope diye bir oyunun "var" olduğundan bahsederken Nutku'nun "kesin konuşmadığını" söyleyenler;Nutku'nun iftira suçunu örtbas etmeye çalışarak iktidarın tiyatral putlarına sadakatini kanıtlayıp tiyatro çevresinde kariyer (ya da "ticaret") yapmaya uğraşan, sırf bu amaçla Nutku'nun gönüllü hınk deyiciliğine soyunmuş, linççi ve iftiracı, yalaka vandallardır.
COŞKUN BÜKTEL
Yalnızca Mustafa Demirkanlı'ya değil; linçimzacısı 1100 vandalın tümüne açık, "büyük fırsat":
"16. Yüzyılda Fransa'da yazılmış Theope adlı bir oyun var" diyen Özdemir Nutku'yu iftira suçundan aklamak için,"Evet, ikinci bir Theope oyunu var" diyecek; ama bunu yalnızca dedikodu gibi söylemekle kalmayıp arslanlar gibi "belgeleyecek" herhangi bir vandal çıkarsa; o vandalın imzaladığı linç bildirisinde yer alan "iftira" suçlamasını kabul edecek ve asıl iftiracının Özdemir Nutku velinç imzacıları değil, ben olduğumu Taksim meydanında avaz avaz bağırarak ilan edeceğim!
Madem Hilmi Bulunmaz ve Coşkun Büktel'i kepaze etmek için Genco Erkal dahil 1100 kişi imza verebiliyor; 1100 kişilik bir ekip için, ikinci Theope oyununun kendisini ya da belgesini bulmak o kadar zor olmasa gerek. İşte fırsat: İçlerinden bir tane, 1100 kişiden bir tane "adam" çıksın da, ikinci Theope oyununun belgesini göstererek, imzaladığı bildiride bize (Bulunmaz ve Büktel'e) yönelik iftira suçlamasının iftira olmadığını (ve dolayısıyla kendisinin bir iftiraya imza atmadığını) belgelesin bakalım.
Ama ben baştan söylemiş olayım: İçlerinden böyle bir "adam", (1100 kişiden bir tek "adam") çıkacağına inanmıyorum. Çünkü belgelemek, iftira atmak kadar kolay değildir.Belgelemek, "bizim" işimiz.
COŞKUN BÜKTEL
NOT: Kendileri linç bildirisini imzalamadıkları halde, dergisine çarşaf çarşaf ilanlar verereklinç kampanyası elebaşısı Mustafa Demirkanlı'nın yalan ve iftiralarını destekleyen ve "suni yemle" besledikleri Demirkanlı'yı üstümüze salan kültür bakanı Ertuğrul Günayile DT genel müdürü Lemi Bilgin de, ya bizzat kendileri araştırarak ya da kuracakları ekiplere araştırtarak, sunduğumuz bu "büyük fırsatı" değerlendirip ikinci Theope oyununun belgesini bulabilir; böylelikle, hem bizim iftiracı olduğumuzu, hem destekledikleri linççilerin iftiracı olmadıklarını, hem de kendilerinin (vatandaş parasıyla) iftiracı beslemediklerini kanıtlamış olabilirler.
Evet, sevgili linççiler, hodri meydan:
Bulun Özdemir Nutku'nun söylediği ikinci Theope oyununu, "Lemi Bilgin ve Ertuğrul Günay iftira destekçisi değildir; Mustafa Demirkanlı ve linç imzacıları iftiracı değildir; asıl iftiracı benim!!!" diye anırayım Taksim'in göbeğinde... Hem de hoparlörle.
Ama ikinci Theope oyununu ya da belgesini bulamazsanız, size artık yalnızca, bizi iftirayla suçlayan o bildiriyi ve o bildiriye attığınız imzaları nerenize sokacağınızı bulmak kalıyor.
1. GÜNCELLEME 1 Ağustos 2009:
Bir haftadır bekliyoruz:
Büktel'i iftiracılıkla suçlayanlinç bildirisine imza atmış 1100 kişi içinden bir tek "adam" çıkıp da, "işte ikinci Theope oyununun belgesi"diyerek, Özdemir Nutku'yuiftira suçundan aklamaya ve asıl iftiracının Coşkun Büktel olduğunu kanıtlamaya kalkışmadı.
Neden acaba?
Belgeyi mi bulamıyorlar yoksa belge ellerinin altında ama göstermeye tenezzül mü etmiyorlar? Büktel'e iftiracı diyen 1100 iftiracıdan bir teki bile, asıl iftiracının Büktel olduğunu belgelemeye nedense tenezzül etmiyor.
Merak ediyoruz: İftiraya tenezzül edip de, iftirayı belgelemeye veya yanıldığı için özür dilemeye tenezzül etmeyen bu 1100 tuhaf kişi, acaba insan mı, karikatür mü?
2. GÜNCELLEME 2 Ağustos 2009
Bir haftayı da geçtik; hâlâ bekliyoruz:
1100 iftiracı içinden bir tek "adam" çıkıp da, "16. Yüzyılda Fransa'da yazılmış Theope adlı bir oyun var" diyen Özdemir Nutku'yu iftira suçundan aklamak için, "Evet, ikinci bir Theope oyunu var" deyip, belgesini gösteremiyor.
Gösteremez; çünkü, Fransa'da 16. ya da 17. Yüzyıl'da yazılmış Theope adlı bir oyun yok. Başka herhangi bir Yüzyılda yazılmış Theope adlı bir oyun da yok. Hatta bırakın oyunu, Theope adlı bir roman, hikaye, opera ya da bale bile yok.
"Var" diyen, "var" demekle yetinmeyip "işte kaynağı, işte belgesi" diyerek iddiasını kanıtlayabilen ve göğsünü gere gere benden sözümü tutmamı ve "iftiracıyım" diye Taksim'de hoparlörle bağırmamı talep edebilen bir adam (1100 iftiracı içinden bir tek "adam") çıkmadı.
"Çıkmayacak" demiştim, çıkmadı. Rehberi okuyan herkes çıkmayacağını anlardı.
3. GÜNCELLEME 3 Ağustos 2009
Hakikat, dünyanın hiçbir ülkesinde bu kadar yalnız kalmış olamaz.
TÜRK TİYATROSU GUINNESS REKORLAR KİTABINA HEMEN YARIN GİREBİLİR.
Coşkun Büktel'in yeni yazısı... Lütfen... TIKLAYINIZ!
4. GÜNCELLEME 4 Ağustos 2009
Hayret: 1100 iftiracı içinden bir tek "adam" çıkıp da, şu vicdan muhasebesini yapabilecek zekâ ve erdemi gösteremiyor:
"Madem ki Nutku'nun 'var'olduğunu söylediği, 'Fransa'da 16. Yüzyıl'da yazılmış Theopediye bir oyun'un (hatta Nutku'nun varlığından söz etmediği Theope adlı bir romanın veya operanın veya balenin) kendisini ya da belgesini gösteremiyoruz; madem ki, hiçbirimiz 'işte ikinci Theope oyununun belgesi!' diye karşısına çıkıp Büktel'den sözünü yerine getirmesini ve Taksim'de'iftiracıyım' diye bağırmasını talep edemiyoruz; madem ki, kendimizde Büktel'den sözünü yerine getirmesini isteme hakkını bulmak için gerekli belgeye sahip değiliz; o halde soytarılığa gerek yok;belgeleri umursamamak,Nutku'nun somut gerçekliğe ters düşen (CD kaydıyla belgelenmiş) ifadesini vemantık verilerini görmüyormuş gibi yapmak, apaçık ve somut iftiraya aldırmaksızın bildiğini okumak ve iftiraya uğrayan (ve iftiracının özür dilemeye bile tenezzül etmediği) bir insanı, sırf daha "güçsüz" bir konumda saydığımız için) iftiracı diye suçlayarak asıl iftiracıyı (sırf daha "güçlü" bir konumda saydığımız için) korumak, haksız olduğu halde "güçlüden" yana çıkıp, haklı olduğu halde "güçsüzü" linçetmeye kalkışmak, değil bir sanatçıya, insan olmanın bilinç ve onuruna sahip en sıradan bireye bile yakışmayacak bir alçaklıktır; yanılmışız; Coşkun Büktel'e (ve Hilmi Bulunmaz'a) iftiracı demekle alçakça davranmış, haksızlık etmişiz; bu haksızlığı göz göre göre daha fazla sürdürmek, namussuzluk ve kalleşlik olur. Büktel ve Bulunmaz'dan özür diliyorum."
Yukarıdaki gibi bir vicdan muhasebesi yapabilmek için yalnızca zekâ değil, vicdan da gerekiyor. Bu 1100 kişinin gerçekten de "tümü" vicdan ve zekâdan yoksun iftiracılar galiba...
Peki iftiracılardan sanatçı çıkar mı? Hayır! Olsa olsa, en iyi ihtimalle, sanatı ekmek kapısı yapmış ("esnaf" kelimesinin mümkün olan en kirli, en olumsuz anlamıyla söylüyoruz) "esnaflar" çıkar.
Kendinizi kendi imzalarınızla, tiyatro tarihimizin çöplüğüne atmaktasınız, çocuklar.
Ve en acıklısı: Sanatçı değil de (süte su katanlar çeşidinden) "esnaf" olduğunuz için, size para kaybettirmediği sürece, bu durumdan müteessir bile değilsiniz. (Bakınız: "Utanma Eşiği")
Ve hayret : 1100 kişisiniz(?)
Oysa ben, Türkiye tiyatrosunun "şimşek hızıyla"çürüdüğünü söyleyen Hilmi Bulunmaz'ın abarttığını zannediyordum. Ama öyle görünüyor ki, içinde yaşadığımız siyasal düzen bir bebekten katil üretirken; Hilmi'nin "çanak" sözcüğüyle özetlediği "besleme düzeni" de, "sanatçılardan" iftiracı linççiler üretebiliyor... Hem de fabrika gibi üretebiliyor: 1100tane(?)
Kim bilir, diğer insanların ve yakınlarınızın (belki de çocuklarınızın) yüzüne utanmadan bakabilmek için gerekli pişkinliği (utanma eşiğini) nasıl ve ne kadar zamanda edindiniz.
ARŞİVDEN / 12 MART 2008
(...)
Değil beş on
beş on milyon
"facepaye" olsanız,
iftirayı onaylayan
o kirli imzalarınız
vız gelir bize vız.
COŞKUN BÜKTEL
12 Mart 2008 / Saat: 23.30
Tamamını okumak için, lütfen...
TIKLAYINIZ!
BAZI LİNÇÇİLERİN KASITLI OLARAK YARATMAYA ÇALIŞTIĞI KAFA KARIŞIKLIKLARINI GİDERMEK İÇİN NETLEŞTİRELİM:
Yayınladığımız video görüntüsü ve "Geri Zekâlılar İçin Alfabe Düzeyinde Özdemir Nutku Skandalı Rehberi" başlıklı yazımızdan sonra hâlâ
"Evet, ikinci bir Theope oyunu var"
diyen birisi varsa, bilinsin ki, yalancı orospu çocuğunun tekidir.
GÜNCELLEME 21 Temmuz 2009:
Yukarıdaki yazıyla ilgili olarak, avukat arkadaşım Yavuz Erinal bugün İzmir'den beni aradı
Selam sabah faslından sonra Yavuz'la aramızda mealen ve özeten şöyle bir konuşma geçti:
— Bana bak, "ikinci bir Theope oyunu var" diyenlere, çok sert girmişsin. Eğer ikinci bir Theope oyunu gerçekten varsa ve "var" diyenler seni mahkemeye verirlerse, haberin olsun: Hakim ilk celsede tazminatı basar ve davacılar donuna kadar her şeyini alırlar.
— Merak etme ikinci bir Theope oyunu yok.
— Ben bi uyarayım, dedim.
— Teşekkür ederim ama gönlünü ferah tut! İnsanları yanıltmak için ikinci bir Theope oyunu varmış gibi bir izlenim yaratmaya çalışanlar var ama hiç kaygılanma!... İkinci bir Theope oyunu gösteremeyecekleri için asla mahkemeye gidemezler. CB
***
'Fransa'da 16. Yüzyıl'da yazılmış Theope diye bir oyun var' dediği CD kaydıyla kesin olarak belgelenmiş olduğu halde, Fransa'da ve 16. Yüzyıl'daki diğer Theope'nin"var" olduğunu söylerken, Nutku'nun kesinlik içermeyen ifadeler kullandığını, yani "kesin konuşmadığını" söyleyen vandallar; Özdemir Nutku'nun suçunu örtbas ederek ona yalakalık hizmeti verirken; hakikati tersine çevirip okurları alçakça aldatarak, hakikate (ve dolayısıyla halka) ihanet etmiş olduklarının farkındalar mı? Onlar herhalde farkındalar da, onların kuyruğuna takılan "linçimzacıları" da farkındalar mı?
İhanetin ayrıntıları için bakınız:
"Hakikat Hiçbir Ülkede Bu Kadar Yalnız Kalmamıştır"
————————————
Linççiler kararlı: Öyle veya böyle, bizi susturacaklar
Kağıt üzerinde gecekondu kadar kolayca imal ettikleri oluşumların sonuncusu olan "Tiyatro Yayıncıları Birliği" imzasıyla linççiler, Hilmi Bulunmaz'ın internet sitelerini kapattırmak (Yani Bulunmaz'ı susturmak) için uluslararası Blogger'a başvuruda bulundu!
Tehdit ettiler, sökmedi. Linç kampanyasıdüzenlediler, yürümedi. Mahkemeye giderizdediler, "sıkmadı". Linççiler, şimdi de, Bulunmaz ve Büktel'e yönelik (aklı başında bir tek makul insanı bile inandıramadıkları) o malum iftiralarını Blogger yöneticilerine yutturmaya ve böylelikle onların Hilmi Bulunmaz sitelerini kapatmasını sağlamaya kalkışmışlar.
Yani akıl var yakın var: Siz "küfürbaz" dediniz diye, Bulunmaz ve Büktel'in küfürbaz olduğuna inanacak ve (bizim küfürbaz olduğumuza dair ortada uluslararası bir mahkeme kararı bile bulunmadığı halde, ki bulunsa bile aldırmayabilirler) bize karşı harekete geçip Bulunmaz'ın bloglarını kapayacak kadar ahmak olsalardı; Blogger'ın yöneticileri Blogger'ı yaratabilirler miydi? A fıkra lazı zekâlı şaşkınlar sizi!...
Sırada ne var?
Mesela gösterdiğimiz belgelerin (mesela Özdemir Nutku'nun "Fransa'da 16. Yüzyıl'da yazılmış Theope adlı bir oyun var" diyerekTheope'ye iftira ettiğini kanıtlayan CD'nin) aslında var olmadığını, bizim yalan söylediğimizi ispatlamaya filan kalkışsanıza!... Yok, bize "yalancı" gibi somut kanıtlar gerektiren (daha doğrusu somut kanıtları yok etmenizi gerektiren) somut suçlamalarla karşı çıkamazsınız, di mi? O yüzden "küfürbaz" gibi, "yoruma açık" salak suçlamalarla karşı çıkmaya çalışıyor, yok edemediğiniz somut kanıtları ise, devekuşu gibi görmezden gelerek aklınızca örtbas ediyor, yokmuş gibi davranıyor, bildirinize iki satırlık kanıtın kendisini (yani Nutku'nun tam olarak ne dediğini) koymak yerine, kanıt hakkında uydurduğunuz yalanları koymayı tercih ediyorsunuz!
Bizce, küfürbaz sizsiniz! Ama küfür sizin en masum, en önemsiz suçlarınızdan biri olduğu için, biz küfürlerinize değinmek gereğini çok ender hissediyoruz. Ne de olsa, Hitler'i erik çalmakla suçlamak, suçlama gerçek ve haklı bile olsa, pek fazla anlam taşımaz.
Linççilerin Blogger'a başvuru metnini Hilmi Bulunmaz internetten bulup yayınladı. Okumak için, lütfen...
TIKLAYINIZ!
————————————
NOT: Listenin önceki versiyonlarında, kişilerin meslekleri de veriliyordu. "Ürolog, eğitimci, motor tamircisi, mühendis, işsiz, vb." gibi... Hedef gösterdikleri iki kişinin (Büktel/Bulunmaz) görüşlerini veya yazılarını, imza istedikleri insanlara asla göstermeyen; hedef gösterilen o iki kişinin görüşlerini saklayıp imzacıları tek yanlı bilgilendirerek, yani açıkça dezenforme ederek, imza toplayan sansürcü linççiler; (Büktel'in eleştirilerine maruz kalmış, "kuyruk acılılar" dışındaki) tiyatrocuları kolay kolay kandıramadıkları için, daha çok, tiyatro dışı mesleklerdeki insanların bilgisizliğinden yararlanıyor, onların "kanına giriyorlardı".
Anlaşılan, sonunda bakmışlar ki listede tiyatrocu, hele de tanınmış tiyatrocu parmakla gösterilecek kadar az, meslekleri belirtmekten vazgeçmişler
KONUYLA İLGİLİ LİNKLER:
"Önce Ekmekler Bozuldu", sonra insanlar... Artık yalnızca besinler değil, insanlar da GDO'lu.
LİNÇÇİ İFTİRACILARIN OMURGASIZLIK BELGELERİ
BU SAHNEYİ LİNÇ İMZACISI İFTİRACILARA İTHAF EDİYORUM!
Hakikat, dünyanın hiçbir ülkesinde bu kadar yalnız kalmış olamaz.
Büktel ile Bulunmaz, imzaya açılmış linç bildirisini kamera önünde satır satır irdeleyerek tüm yalan, iftira ve çarpıtmaları teşhir ediyorlar.
Büktel'in "Taraf"ta yayınlanan yazısı
"Asıl Küfür Theope'ye edildi"
"Ben Erbil'e Demiştim"
Sözde Temiz Tiyatro Yayıncılığı Kampanyası Tertipçilerinden Can Törtop’un “Beni Bağlamaz” Diyerek Yayımlamayı Reddettiği Bir Açıklama ve Kınama
Nedim Saban'ın "Temiz Tiyatro" Başlıklı Yazısına Katkı
"Tehdit Sayfası"
"Timur'un 'Ertuğrul Timur Penis Büyütücü Satıyor' Cümlesi Bir İftiradır"
Anamur, Demirbaş, Demirkanlı, Güner ve Yalaz, dergilerinin tirajını açıklamak için matbaalardan aldıkları gerçek faturalarını beyan etmek zorundalar!
Konjonktür değiştikçe, Mustafa Demirkanlı ile Tuncer Cücenoğlu'nun ahlak ilkeleri de değişiyor:
BİRGÜN GAZETESİ SANAT SAYFASI EDİTÖRÜ ALİ ŞİMŞEK'İN CEVAP HAKKI KAVRAMINA VOLTAIRE KADAR DEĞİL ANCAK GOEBBELS KADAR SAYGILI OLDUĞUNU KANITLAMAK İSTERCESİNE SANSÜR EDİP YASAKLADIĞI HİLMİ BULUNMAZ YAZISI
Adnan Tönel'in iftiralarla dolu yazısını yayınlayarak linç kampanyasını Birgün gazetesinde lanse ettikten sonra, Büktel ve Bulunmaz'ın cevap hakkını gasp ederek, linççileri sansürle de koruyup/kollayan Birgün gazetesi sanat sayfası editörü Ali Şimşek, (daha önce Taraf gazetesi sanat sayfası editörü Ferhat Uludere'nin Büktel'e tanıdığı cevap hakkını tanımak yerine, tam tersini yaparak) kendisinden cevap hakkı talep eden Büktel ve Bulunmaz'ı bir ay boyunca "salladıktan" sonra, linç mağdurlarına cevap hakkı tanımayacağını yazılı olarak da açıkladı: TIKLAYINIZ!
TARİH HEPİNİZİN SURATINA TÜKÜRECEK!
BÜKTEL'İN AYDIN TANIMI: İşinize geldiği, hoşunuza gittiği ya da sırf yaygın kabul gördüğü için önünüze servis edilen bir habere gözü kapalı inanmak yerine; zahmeti göze alıp somut belgeleri arıyor ve işinize gelmese de, hoşunuza gitmese de, pek çok düşman kazandırsa da, ancak somut belgelere inanıyor ve inancınız doğrultusunda davranmayı göze alıyorsanız, siz bir "aydınsınız".
Değilseniz, en iyi ihtimalle, vasat zekâlı masum bir vatandaş, küçük olmayan başka bazı ihtimallerle ise, maskaranın teki ya da bilinçli bir alçaksınız.
LİNÇ KAMPANYASINDA SON LİSTE (26 Mayıs 2009)
KONUYLA İLGİLİ LİNKLER:
"Önce Ekmekler Bozuldu", sonra insanlar... Artık yalnızca besinler değil, insanlar da GDO'lu.
LİNÇÇİ İFTİRACILARIN OMURGASIZLIK BELGELERİ
BU SAHNEYİ LİNÇ İMZACISI İFTİRACILARA İTHAF EDİYORUM!
Hakikat, dünyanın hiçbir ülkesinde bu kadar yalnız kalmış olamaz.
İftiracı bir vandalı, "belge soğukluğundan" ya da yazısındaki dezenformatif unsurlardan nasıl tanıyabilirsiniz?
Büktel ile Bulunmaz, imzaya açılmış linç bildirisini kamera önünde satır satır irdeleyerek tüm yalan, iftira ve çarpıtmaları teşhir ediyorlar.
Büktel'in "Taraf"ta yayınlanan yazısı
"Asıl Küfür Theope'ye edildi"
"Ben Erbil'e Demiştim"
Sözde Temiz Tiyatro Yayıncılığı Kampanyası Tertipçilerinden Can Törtop’un “Beni Bağlamaz” Diyerek Yayımlamayı Reddettiği Bir Açıklama ve Kınama
Nedim Saban'ın "Temiz Tiyatro" Başlıklı Yazısına Katkı
"Tehdit Sayfası"
"Timur'un 'Ertuğrul Timur Penis Büyütücü Satıyor' Cümlesi Bir İftiradır"
Anamur, Demirbaş, Demirkanlı, Güner ve Yalaz, dergilerinin tirajını açıklamak için matbaalardan aldıkları gerçek faturalarını beyan etmek zorundalar!
Konjonktür değiştikçe, Mustafa Demirkanlı ile Tuncer Cücenoğlu'nun ahlak ilkeleri de değişiyor:
LİNÇ İMZACISI İFTİRACI ALÇAKLAR BUNLARI YAPANLARI ASLA KINAMADILAR:
FAKAT BİZE BUNLARI (VE DAHA FAZLASINI) YAPANLARA "OROSPU ÇOCUĞU" DİYORUZ DİYE, ŞİMDİ KALKMIŞ "BİZİ" KÜFÜRBAZ İLAN EDİP, "BİZİ" KINIYORLAR!
Bizi "küfürbaz" diye kınayan linççilerin "erdem" anlayışı ve küfür saymadıkları küfürler: (YORUMSUZ):
LİNÇÇİ ÇİĞDEM ERKEN: bu sayfa bu ülkedeki en önemli, en erdemli tiyatro adamının sayfasıdır....
(KAYNAK: Yücel Erten'in Facebook sayfası.)
LİNÇÇİ YÜCEL ERTEN: Aaa, arkadaşlar şimdi gördüm bu Adem Dinç denendalyarağı. Bu dörtvereni engelliyorum. Siz de zaten yeteri kadar "ortadaki sandık sike sike usandık"yapmışsınız.
(KAYNAK: Yücel Erten'in Facebook sayfası.)
GÜVENÇ DAĞÜSTÜN: yücel gelecek ananı sikecek yazacaktım tam ben de :)
(KAYNAK: Yücel Erten'in Facebook sayfası.)
NOT: Silme, kazıma, "engelleme" gibi sansürcü ve linççi yöntemlere karşı, üstte linkini verdiğimiz, söz konusu Yücel Erten sayfasını tümüyle aynen kopyalayıp kendi sitemizde yayınladık.
Yücel Erten denen bu devlet beslemesi, şımarık ve ağzı bozuk, küstah herif, bir zamanlar DT genel müdürüydü ve Büktel'in eleştirileri yüzünden Theope'yi engellemek, bulinççi alçağın, en akılda "kalıcı" marifetiydi.
YENİDEN DÜZENLEDİK!
Tüm "haltlarıyla"
Yücel Erten sayfası
"KÜFÜR KARŞITI"(!) LİNÇÇİ MUSTAFA DEMİRKANLI (SIÇMIŞ CAFER'İN BEZ GETİRİCİSİ OLARAK)
"KÜFÜR KARŞITI"(!) LİNÇÇİ YÜCEL ERTEN'İN KÜFÜRLERİNİ NASIL SAVUNDU?
Yazının devamını okumadan önce, lütfen, aşağıda alıntıladığım ifadeler arasındaki "Yücel'in ayarları öyle.." ifadesinin anlamına mim koyunuz!
GÜVENÇ DAĞÜSTÜN: bu (Adem Dinç kastediliyor CB) nasıl yorum yazabiliyor buraya ki? herkes görebiliyor mu bu paylaştıklarımızı?
ÇİĞDEM ERKEN: Yücel'in ayarları öyle..
(...)
YÜCEL ERTEN: Aaa, arkadaşlar şimdi gördüm bu Adem Dinç denen dalyarağı. Bu dörtvereni engelliyorum. Siz de zaten yeteri kadar "ortadaki sandık sike sike usandık" yapmışsınız.
(KAYNAK: Yücel Erten'in "herkes"e açık olarak ayarlanmış kendi facebook sayfası "Yücel'in ayarları öyle..")
Yalan makinasından bile daha seri yalan üretebilen, iftiracı ve linççi psikopat MUSTAFA DEMİRKANLI, yukarıda kaynağını vererek ikinci kez aktardığım ifadeleri sanki okumamış gibi görmezden gelip, bugün, kendi sitesinde, Yücel'in bokyiyicibaşısı olarak, Yücel'in galiz küfürlerini savunmaya çalışırken; yine, kanıtsız, belgesiz, linksiz, kaynaksız, dayanaksız olarak, Büktel'e şu şuçlamaları yöneltmiş:
Coşkun Büktel, facebook’da Yücel Erten’in sayfasına ulaşmış. Yücel Erten, kamuya açık olmayan, (İftira eroinmanı olduğu için, iftira etmeden iki cümle yazamayan Mustafa Demirkanlı okurlarına açıkça yalan söylüyor. Demirkanlı da, benim aktardığım Yücel Erten sayfasını okumuş herkes gibi gayet iyi biliyor ki, Yücel Erten'in sayfası "kamuya açık olmayan" değil, "kamuya açık" bir sayfadır. "Yücel'in ayarları öyle.."dir. CB) arkadaşlarıyla paylaştığı sayfasında bir şahıs için küfürlü konuşmuş, (Bu herkesin telefonda da yaptığı kötü bir alışkanlık ama biralışkanlık.) bunu gören Büktel, hemen kopyalamış, (Sayfa "kamuya açık değil" ise, nasıl görmüşüm? Nasıl kopyalamışım? Ve "ortada sandık sike sike usandık" yaptıkları Adem Dinç nasıl girmiş o sayfaya? Bu Demirkanlı, iftiralarında tutarlı olmayı bile beceremeyecek kadar geri zekalı. CB) -araya da “Theope’yi katmadan edememiş- ve sitesinde özel yazışmaları ("Özel"miş!... Yalanını yesinler. Bu cevap yazılarını aktarıyor musun okurlarına? Ne gezer. İftiraları okumak tiyatrodergisi.com.tr okurlarının neyine yetmiyor? Di mi? CB) yayımlamış. Hızını alamayıp yayıncılara: “Bu Bir ‘Haber’ Değil mi?” diye yüklenmiş.
Hayır, bu bir “haber” değil”, özel yaşama tecavüz, özel yazışmalarıizinsiz kamuoyuna açıklama suçunu oluşturan bir eylemdir. Benzer davranışı sergileyen arkadaşı Bulunmaz, OYÇED yazışma grubundaki(Bulunmaz'ın da adı geçen CB) özel yazışmaları, (bir muhbirin Bulunmaz'a göndererek özel olmaktan çıkarması üzerine CB) kendi bloğunda yayımladı, bu eylemine yönelik şikayet üzerine de savcı aynen bu gerekçeyle dava açtı, (Açtı da ne oldu? CB) yani suç unsuru olarak gördü. (Gördü de ne oldu? Demirkanlı, dava sonuçlanmış gibi konuşarak okurları yanıltmaktan, tabii ki, utanmıyor CB) Hatta bu suç Anayasa’ya da eklenmek isteniyor. (İsteniyor da ne oldu? CB)
“Haber” Büktel’in işine geldiği gibi kabul ettiği bir şey değildir, “haber” özel yaşama tecavüz hiç değildir. (Eğer Yücel Erten denen ağzıbozuk linçiftiracısı, Demirkanlı'nın bu uyduruk yalanlarına inanıyorsa; ve aralarına aldıkları bir islamcı vatandaşı "ortadaki sandık sike sike usandık"yapmanın, ve sonra hiç utanmadan hakimlerin karşısına çıkıp; bırakın hep birlikte sikelim şu herifi, kimse müdahale etmesin, bu bizim "özel" yaşamımızdır, anlamına gelen bir savunmayla, −Coşkun Büktel'i de dinleyecek olan− hakimleri inandırmanın mümkün olduğunu aklı kesiyorsa; hodri meydan, hiç beklemesin; sıkıyorsa, o da beni mahkemeye versin! CB)
(KAYNAK: Yukarıda yaptığımız alıntı, Demirkanlı'nın 3 Eylül 2010 tarihli ve "Coşkun Büktel: Bu Bir ‘Haber’ Değil mi? HAYIR" başlıklı yazısının (CB imzalı kırmızı notlar eklenmiş ve içindeki yalan ibareler CB tarafından koyu harfle vurgulanmış) tamamıdır. Yazıyı orijinal sayfasında (notsuz ve vurgusuz olarak görmek için, lütfen, TIKLAYINIZ!
NOT1: Yücel Erten bile, bu kanıtsız, belgesiz, linksiz, kaynaksız, dayanaksız, apaçık yalan ve zavallı bahanelerle karşıma çıkmaktansa, kuyruğunu kıstırıp efendice susmayı tercih etmişken; zaten olduğundan daha fazla kepaze olması mümkün olmadığından yalan ve iftirayla sorunu bulunmayan, (küfürbaz saydığı Büktel'e karşı linç kampanyasıbaşlatmış) azılı linççi ve azılı iftiracı Demirkanlı, Yücel'in "bokyiyicibaşısı" ya da "sıçmış Cafer'in bez getiricisi" olarak ortaya çıktığı ve karakteri her pisliğe müsait olduğu için;
yarın öbür gün, pek çok zaman yaptığı üzere, bokunu örtbas eden kedi gibi, bu yazısını veya linkini de yine tahrif veya imha edebilir diye; söz konusu yazının aslını kendi sitesinde (yine uyarıcı notlar ve yorumlar ekleyerek) yayınlamış olan Hilmi Bulunmaz'ın ilgili sayfasına da link vermeyi gerekli gördük: Lütfen TIKLAYINIZ!
NOT2: Bu sitenin okuru olduğunuza göre, büyük ihtimalle, bu ikinci nota haklı olarak, ihtiyaç duymayacaksınız. Ama, lütfen, Demirkanlı sitesinden başka bir şey okumayan tiyatroseverleri, aşağıda yazdıklarım bağlamında uyarın:
Lütfen (karşı görüşlere kural olarak değil, ancak çok, çok, çok, çok ender olarak, demokrat bir izlenimle okurları yanıltmak amacıyla, işine geldiği zaman ve işine geldiği kadar ve işine geldiği formatta yer veren ve genellikle karşı görüşleri ya da linklerini uğratmadığı sahasında "tek kale maç yapmayı seven") linççi Demirkanlı'nın yazılarını, dezenformasyona karşı sizi bağışıklı kılacak bir bilinç ve uyanıklık halinde okuyunuz!
Lütfen kendinizi linççi Demirkanlı'dan ve Demirkanlı sapığından medet umanlardan koruyunuz!
Her zaman dediğim gibi:
Mustafa Demirkanlı'yı midesi kaldırabilen, Demirkanlı'dan iğrenmeyebilen herkesten, tüm samimiyetimle iğreniyorum.
COŞKUN BÜKTEL
4 Eylül 2010
BİZ DİYORUZ Kİ: GÜYA BÜKTEL VE BULUNMAZ'IN KÜFÜRLERİNE KARŞI "TEMİZ TİYATRO" ADIYLA LANSE EDİLEN BU LİNÇ KAMPANYASINA, BU İFTİRA ALÇAKLIĞINA İMZA VERENLER, BİZİM KÜFÜRBAZ OLDUĞUMUZU DEĞİL, KENDİLERİNİN (EĞER "MAĞDUR" YA DA AKINTIYA KAPILMIŞ BİRER "ZAVALLI" DEĞİLLERSE) AHMAK YA DA ALÇAK OLDUKLARINI KANITLIYORLAR!
Linççi vandalların kalleş saldırıları sürerken, İstanbul DT müdürü Şakir Gürzumar'danCoşkun Büktel'e gelen destek mesajı
Dün gece 23.30 civarında, Şakir Gürzumar aradı. “Sana bir mail göndermeye çalışıyorum ama başaramıyorum” dedi, “senin mail adresinwww.coskunbuktel.com değil mi?”
“Hayır” dedim Şakir’e, “o internet sitemin adresi. Mail adresim, buktel@yahoo.com.”
“Tamam, telefonu şimdi kapatıyorum. Şu mail'i göndermeyi bir daha deniycem. İnternet özürlü olduğum için başaracağımdan emin değilim. Gönderdikten sonra seni tekrar ararım.”
“Tamam.”
Birkaç dakika sonra Şakir tekrar aradı. Mail kutuma baktım. Mesajın geldiğini söyledim. Mesaj aynen şuydu:
THEOPE
Tuesday, October 19, 2010 11:34 PM
From:
This sender is DomainKeys verified
"şakir gürzumar"
Add sender to Contacts
To:
buktel@yahoo.com
COŞKUN BÜKTEL,BU GÜN İÇİN EN İYİ OYUNU YAZMIŞ BİR TÜRK YAZARIDIR,ÖYLEKİ YAZDIĞI ESER AYNI ZAMANDA EVRENSELDİR......BU KÜFÜR KIYAMET SİLSİLESİNE KATILMAK İSTEMEZDİM AMA,GERÇEK BUDUR....THEOPE TÜRK DİLİNDE YAZILMIŞ EN İYİ TİYATRO ESERİDİR.
Şakir Gürzumar
yönetmen.
Şakir’e, bu mesajı göndermek gereğini neden hissettiğini sordum. Çoktan beri provalar nedeniyle benim siteme giremediğini söyledi. Bu akşam (yani dün akşam) siteme girip de biraz gezinince, gördüğü yeni haberlerden, bana yapılan yeni ve daha kalleş saldırılardan etkilenmiş ve bütün bu iğrençlikler karşısında, tarafsız kalmaktan rahatsızlık duyarak, tarafını belirtmek gereğini hissetmiş.
“BU KÜFÜR KIYAMET SİLSİLESİNE KATILMAK İSTEMEZDİM” derken neyi kastettiğini sordum. Özellikle, Yücel Erten gibi eski bir DT genel müdürünün “Dalyarak, sike sike usandık, dörtveren, Çüktel” gibi küfürleriaçıkça kullanmasından çok rahatsız olduğunu söyledi. Şakir’e, o küfürbaz genel müdürün bana karşı küfürbaz olduğum gerekçesiyle açılan linç kampanyasına imza vermiş olduğunu hatırlatarak, bu tutarsızlık, vandallık ve samimiyetsizliğin küfürlerden çok daha vahim olduğunu söyledim.
Yarım saat kadar bu minval üzere sohbet ettikten sonra, yarın akşam (yani bu akşam) “Ölüleri Gömün”ün galasında buluşmak üzere telefonu kapattık.
COŞKUN BÜKTEL / 20 Ekim 2010. 00.45.
İşte çıban başları!
"LİNÇ"İN ÇAĞRICILARI:
YUKARIDAKİ İĞRENÇ FOTOMONTAJLARI KÜFÜR SAYMADIKLARI GİBİ O FOTOMONTAJLARI YAYINLAMIŞ BURAK CANEY TAKMA İSİMLİ SAPIĞI AÇIK İSİMLERİYLE DESTEKLEYEN MUSTAFA DEMİRKANLI İLE A. ERTUĞRUL TİMUR DA;
(BURAK CANEY TAKMA İSİMLİ SAPIK İLE O SAPIĞI DESTEKLEMİŞ HERKESİN "OROSPU ÇOCUĞU" OLDUĞUNU SÖYLEYEN VE HÂLÂ DA SÖYLEMEYE DEVAM EDEN)
BÜKTEL İLE BULUNMAZ'I "KÜFÜRBAZ" DİYE NİTELİYOR VE TÜRK TİYATROSUNUN BU EN GERÇEK MUHALİFLERİNE (BÜKTEL İLE BULUNMAZ'A) KARŞI GÜYA KÜFÜR KARŞITI HİLELİ BİR KAMPANYA BAŞLATAN ÇAĞRICILAR ARASINDA YER ALIYORLAR.
YANİ TEZGAH ŞU:
BU İKİ VANDAL (DEMİRKANLI VE TİMUR) KENDİLERİNE YÖNELİK ELEŞTİRİLERİMİZ YÜZÜNDEN, TAKMA İSİMLİ BİR SAPIK ARACILIĞIYLA BİZE KÜFRÜN EN ADİSİNİ (GÖRSEL KÜFÜR) YÖNELTTİKTEN SONRA; BİZ O TAKMA İSİMLİ SAPIĞI ELBETTE Kİ MUHATAP ALMAYARAK O SAPIĞA VE DESTEKÇİLERİNE "OROSPU ÇOCUĞU" DEYİP GEÇTİĞİMİZDE; SAPIĞIN BİZE KARŞI GÖRSEL KÜFÜRLERİNİ (YANİ KÜFRÜN EN İĞRENÇLERİNİ) KENDİ İSİMLERİYLE DESTEKLEMİŞ OLDUKLARINI UNUTMUŞ GÖRÜNÜYORLAR. O FOTOMONTAJLARIN (YANİ KÜFRÜN EN İĞRENCİNİN) BULUNDUĞU KORSAN SİTEYİ KENDİ SİTELERİNDE LANSE ETMİŞ OLDUKLARINI UNUTMUŞ GÖRÜNEN İKİ KÜFÜRBAZ KAFADAR (DEMİRKANLI VE TİMUR); BİZİM "KÜFÜRBAZ" OLDUĞUMUZU İDDİA EDEREK VE BU KÜFÜR İDDİASINA, BİZİM ÖZDEMİR NUTKU'YA İFTİRA ETTİĞİMİZ YOLUNDA BİR DE İFTİRA EKLEYEREK, BİR BİLDİRİ HAZIRLIYOR VE KENDİ CİBİLLİYETİNDEKİ DİĞER ÇAĞRICILARLA BİRLEŞİP İFTİRA DOLU BU BİLDİRİYİ "TEMİZ TİYATRO" ADIYLA, BÜKTEL VE BULUNMAZ'I HEDEF GÖSTEREN KİRLİ BİR LİNÇ KAMPANYASINA DÖNÜŞTÜRÜYORLAR.
İŞTE O ÇAĞRICILAR (Çıban başları):
MİMESİS DERGİSİ, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Cüneyt Yalaz /
SAHNE DERGİSİ, Yayın Yönetmeni T. Murat Demirbaş /
TEB OYUN DERGİSİ, Yayın Yönetmeni Hasan Anamur /
TİYATRO… TİYATRO… DERGİSİ, Yayın Yönetmeni Mustafa Demirkanlı /
www.tiyatrodergisi.com.tr, Yayın Yönetmeni Mustafa Demirkanlı /
www.iatp-web.org/
İATP-G Yayıncılık İnisiyatifi
(İstanbul Alternatif Tiyatrolar Platformu-Girişim)
www.tiyatrodunyasi.com, Yayın Yönetmeni Can Törtop /
www.tiyatronline.com, Yayın Yönetmeni Yaşam Kaya /
www.tiyatrom.com, Yayın Yönetmeni A. Ertuğrul Timur
Kaynak: Linççilerin "Temiz Tiyatro" adını verdiği, sorumlusu belirsiz, kirli ve korsan site
Mustafa Demirkanlı, Tuncer Cücenoğlu, Ertuğrul Timur, Özdemir Nutku, Üstün Akmen gibi bugünkü linç imzacıları tarafından bir zamanlar desteklenmiş ve o linççiler sayesinde okur bulabilmiş olanBurak Caney'in, (yaptığımız yayınlar sonucu daha sonra kapanmış olan) hela gibi çift "oo"lu tiyatrooyun sitesinde...
...fotoğrafımı penis üstüne, dansöz üstüne, Nazi bayrağı üstüne yapıştıran takma isimli (ve gerçek isimli) kalleş sapıklara "hangi dille" cevap vereceğimi kimse bana öğretmeye kalkmasın; hele o sapıkları açık imzalarıyla desteklemiş linç kampanyasıdüzenleyicileri, (Türkiye Tiyatrolar Birliği) asla kalkmasın!... Hele onların ipiyle kuyuya inmekte sakınca görmeyen Genco Erkal, asla kalkmasın! Sizler, görsel hale getirmedikçe, yalan, iftira ve alçaklıklarınızı Nazi subayları kadar nazik(?), steril, soğukkanlı ve küfürsüz(?) bir dille ifade ediyor olsanız bile, asıl "kirli tiyatrocular" sizsiniz.
İşte 1100 iftiracının "kınıyoruz" başlıklı bildirisi:
Kınıyoruz!
Tiyatro İnsanları Olarak, Yayınlarımıza ve Yayıncılarımıza Yönelik; İftira, Karalama, Baskı Altına Alma Girişimlerini Kınıyoruz!
Tiyatro kamuoyunun tanıklık ettiği üzere, oyun ve dizi film yazarı Coşkun Büktel ve internet ortamını hesapsızca kullanan Hüseyin Hilmi Bulunmaz, kişisel site ve bloglarını sistemli aşağılama, hakaret ve küfür aracı olarak kullanarak Türkiye tiyatrosunun kurum ve kişilerine saldırmakta ve rencide etmektedirler. Tiyatro gündemini bu şekilde işgal etmekte, tiyatro ortamında üretimleriyle var olmak yerine intikam duygularını ortaya saçmaktadırlar
Tiyatromuzun saygın insanı Prof. Özdemir Nutku’yu, DT koordinasyon toplantısında Coşkun Büktel’in eseri gündem yapıldığında, görevi gereği Fransızca yazılmış bir “Theope” ile karşılaştım, Fransızca bilenler karşılaştırsın sözünden yola çıkarak, Sayın Nutku’nun ben kimseyi suçlamadım sadece bir bakılmasını önerdim açıklamasını bile dikkate almadan, akıl almaz karalamalarla uzun süredir rencide etmektedirler.
Ben de olsam, Özdemir Nutku gibi davranır, araştırılmasını isterdim, diyen tiyatrom.com’un eski yayıncısı Ertuğrul Timur’a “3. Abdülhamid” lakabını takmışlar, sitesinde yazan onlarca saygın ismi, yani tüm yazarları açık bir dille “şerefsiz”, “o… çocukları” olarak tanımlamakta herhangi bir sakınca görmemişlerdir. Okur istatistiklerini tutan ‘webservis’in (kamuya açık, binlerce sitenin istatistiklerini tutan bir yayındır) almış olduğu erotik shop reklamı bahane edilerek, oradan hizmet aldığı için Ertuğrul Timur’u “pornocu” olarak lanse etmekte, dezenformasyona dayalı yayınlarını, aşağılama ve hakaretlerle sürdürmektedirler.
Hilmi Bulunmaz’ın (Açık seçik; yalancı, pespaye, alçak… olduğunu söylüyorum. / Suratında, hala tazeliğini koruyan; alçak, pespaye, şerefsiz… / Demirkanlı gibi sol memesinin altında yürek yerine lağım çukuru bulunan reziller, / alçaklıktır, pespayeliktir, şerefsizliktir!... Eh, bu saydıklarım zaten senin tescilli özelliklerin olduğuna göre / Seni sıçtığın yere kadar kovalayabilirim. / Basan kişinin elini yada bir başka organını öpmek yada yalamak için mi?!...) gibi ifadeler ve küfürlerle dolu yazısını yayımlamadığı için Ertuğrul Timur’a yönelik linç girişimini sürdürmekten geri durmamışlardır.
Tiyatrodunyasi.com editörü Can Törtop’a “4. Abdülhamid”, Tiyatro… Tiyatro… Dergisi Yayın Yönetmeni Mustafa Demirkanlı’ya “Yalan Makinesi”, Tiyatronline.com editörü Yaşam Kaya’ya “Tiyatro cahili ve fanatik sansürcü”, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin’e “Ertuğrul Günay’ın çömezi Lemi Bilgin” İ.B.B. Şehir Tiyatroları Sanat Yönetmeni Orhan Alkaya’ya “Kazmacıbaşı”, Devlet Desteği alan özel tiyatroların tamamını, kabından yemek yiyen bir köpek fotoğrafı kullanarak “Çanak Yalayıcı” olarak aşağılamakta, zımnen tüm tiyatroları hakaret içermek adına “köpek” benzetmesi yapmaktadırlar, yıllarca aynı destekten Bulunmaz Tiyatro’nun da yararlanmış olduğunu ortaya çıkartan Mustafa Demirkanlı’ya, video kaydında “şerefsiz” diyebilen bir anlayışla karşı karşıyayız.
Oyununu engellediğini varsaydığı Tuncer Cücenoğlu’nun “Çığ” oyununu vesile ederek olmadık hakaretler yapabilmekte, OYÇED’i sırf Prof. Özdemir Nutku’yu onur üyesi seçtikleri için Klu Klux Klan örgütüne benzetmekte, üyelerini aşağılamakta ve defalarca tekrarlamakta bir beis görmemektedirler.
Değerli tiyatro insanları Mehmet Akan’a ve Lale Oraloğlu’na ölüm döşeğindeyken sırf dizilerde oynadıkları için hakaret eden Hilmi Bulunmaz, dizilerde oynayan tüm tiyatro insanlarına hakaret etmeyi sürdürmekte, buna karşılık dizi oyuncusu ve yazarı olan arkadaşı Coşkun Büktel’i görmezden gelmeyi ihmal etmemektedir.
Ne yazık ki, “küfür yayıncılığı” olarak özetlenebilecek bu saldırgan tutum karşısında kişi ve kurumların “aman bulaşmayayım” anlayışını fırsat bilen bu şahıslar; aşağılama, hakaret ve küfürlerini sürekli artırmaktadırlar.
Kişiler bunların yazdıklarını önemsemeseler dahi internette onlarca saygın kişi bu sıfatlarla yer almakta ve aramalarda bu saygın kişilere ilişkin bilgiler hakaretamiz ifade ve tanımlamalarla kamuoyunun karşısına çıkmaktadır.
Biz aşağıda imzası olan kurumlar ve kişiler olarak bu iki şahsı; Coşkun Büktel ve Hüseyin Hilmi Bulunmaz’ı hakaret ve küfürlerinden dolayı kınıyor, ahlâki bir tutum geliştirmeye davet ediyoruz.
Tiyatromuzda yalnızca "linççiler" yok:
İSTANBUL DT SANATÇISI
HABİBE MERİH ATALAY:
"Bence de Özdemir Nutku artık bu hikayeye bir son vermelidir. Tükürdüğünü yalamak zor gelebilir büyük insanlara. Babalara. Atalara. Ama insan olan insana belki de en yakışanıdır ve hiç de onursuz bir tarafı yoktur.Şahsen ben böyle bir varsayımda bulunsaydım kanıtlamadan oturmazdım yerimde. Kanıtlayamıyorsam da, çoktan özrümü tüm gazetelerde hatta tam boy olarak yayınlamaktan hiç ama hiç gocunmaz ve çekinmezdim.Eğer ben Türkiye Tarihinin önemli bir adamı olsaydım ve de adım Özdemir Nutku olsaydı, asla böyle bir polemiğe bu denli çıra taşınmasına da göz yummazdım. Bu saçma sapan kıvılcımı boşyere harlandırmazdım hiç. Tüm çıracılar gibi kendimi de işten çıkartmakta beis görmezdim.Yazarlar, araştırmacılar, duayenler, virtüözler, bilir kişiler eğer bu örneğimizdeki adil olanın ne olması gerektiğini hala bilemiyorlarsa gerçekten Hilmi Bulunmaz haklıdır. Coşkun Büktel de sonuna kadar savunulmayı hak eder!!"H.M.A.
FACEBOOK: 26 Nisan, 12:06
İnsandan asla umut kesmemek gerekiyor
1100 LİNÇÇİ ARASINDAN BİLE, VE BUNCA ZAMAN SONRA BİLE, HÂLÂ "İNSAN" ÇIKABİLİYOR.
Somer Karvan
LİNÇ SAYFAMIZDA BİZ DEMİŞTİK Kİ:
GÜYA BÜKTEL VE BULUNMAZ'IN KÜFÜRLERİNE KARŞI "TEMİZ TİYATRO" ADIYLA LANSE EDİLEN BU LİNÇ KAMPANYASINA, BU İFTİRA ALÇAKLIĞINA İMZA VERENLER, BİZİM KÜFÜRBAZ OLDUĞUMUZU DEĞİL, KENDİLERİNİN (EĞER "MAĞDUR" YA DA AKINTIYA KAPILMIŞ BİRER "ZAVALLI" DEĞİLLERSE) "AHMAK YA DA ALÇAK" OLDUKLARINI KANITLIYORLAR!
YUKARIDA ALINTILADIĞIMIZ İFADEMİZİ LİNÇ İMZACILARI SAYFAMIZDA ANCAK BUGÜN OKUDUĞUNU ÖĞRENDİĞİMİZ LİNÇ İMZACISI(?) SOMER KARVAN, TÜRK TİYATROSUNDA (HATTA TÜM TÜRKİYE'DE, BENZERİ GÖRÜLMEMİŞ ÖLÇÜDE, OLGUN, ADİL, İNSANİ VE SOYLU BİR TEPKİ VERDİ;KARVAN, TÜM LİNÇÇİLERİN TERSİNE, BİZE KIZMAK YERİNE, KENDİNE KIZDI VE BUGÜN (22 Kasım 2010) BİZE (İZNİYLE YAYINLADIĞIMIZ) ŞU MESAJI GÖNDERDİ:
"ÖZÜR
Sayın Büktel,
Sitenizi, dolayısıyla vermekte olduğunuz onur mücadelenizi şu gün ve şu saatte gördüm, maalesef. Linç imzacıları listesinde adımı görünce de çok utandım. Sizden özür diliyorum. Anlamadan, araştırmadan, sırf hocaya destek olsun diye atılmış bir ahmağın imzasıdır.
Saygılarımla...
Somer Karvan"
SAYIN KARVAN'A "ESTAĞFURULLAH!" DİYOR; LİNÇ İMZACILARI ARASINDAKİ "İNSANLARDAN" UMUT KESMEMEK YÖNÜNDE BİZE VERDİĞİ MORAL NEDENİYLE KENDİSİNE TEŞEKKÜR EDİYOR VE LİNÇÇİLERCE YANILTILMIŞ DİĞER İMZACI "MAĞDURLARA" HAKİKATİ ULAŞTIRABİLMEK İÇİN, DAHA DA ÇOK ÇABA HARCAMAYA SÖZ VERİYORUZ!
Coşkun Büktel / 22 Kasım 2010
facebook sayfamda konuyla ilgili yorumları görmek veya yorum eklemek için, lütfen,
TIKLAYINIZ!
Biz, Coşkun Büktel/Hilmi Bulunmaz, iki kere iki dört gibi somut biçimde kanıtlamadıkça, kimseye iftiracılık gibi iğrenç bir suç isnat edemiyorduk. Vicdanımız buna izin vermiyordu.
Oysa biz (ya da ben Coşkun Büktel) Özdemir Nutku iftirasının mağduru olduğum ve bunu devletin CD kaydıyla güneş gibi apaçık biçimde belgelediğim halde; vandallar, belgelere hiç aldırış etmeden, linç bildirisinde benim (ve Hilmi Bulunmaz'ın) Özdemir Nutku'ya iftira ettiğimi/zi hiçbir belgeye dayanmaksızın, hiçbir belgeye link vermeksizin, söyleyebiliyorlar. Bakın iftiralarla dolu linç bildirisinde neler "yumurtluyorlar":
Tiyatro İnsanları Olarak, Yayınlarımıza ve Yayıncılarımıza Yönelik; İftira, Karalama, Baskı Altına Alma Girişimlerini Kınıyoruz!
Tiyatro kamuoyunun tanıklık ettiği üzere, oyun ve dizi film yazarıCoşkun Büktel ve internet ortamını hesapsızca kullanan Hüseyin Hilmi Bulunmaz, kişisel site ve bloglarını sistemli aşağılama, hakaret ve küfür aracı olarak kullanarak Türkiye tiyatrosunun kurum ve kişilerine saldırmakta ve rencide etmektedirler. Tiyatro gündemini bu şekilde işgal etmekte, tiyatro ortamında üretimleriyle var olmak yerine intikam duygularını ortaya saçmaktadırlar
Tiyatromuzun saygın insanı Prof. Özdemir Nutku’yu, DT koordinasyon toplantısında Coşkun Büktel’in eseri gündem yapıldığında, görevi gereği Fransızca yazılmış bir “Theope” ile karşılaştım, Fransızca bilenler karşılaştırsın sözünden yola çıkarak, Sayın Nutku’nun ben kimseyi suçlamadım sadece bir bakılmasını önerdim açıklamasını bile dikkate almadan, akıl almaz karalamalarla uzun süredir rencide etmektedirler.
(...)
Neymiş? "Akıl almaz karalamalar"... Ne demek "karalama"? "İftira" demek. (Bakınız: TDK Türkçe Sözlük.) Yani iftiracı olan, "16. Yüzyıl'da Fransa'da yazılmış Theope diye bir oyun var" dediği CD kaydıyla (ve kendi yazılı itirafıyla) belgeli Özdemir Nutku değilmiş, asıl iftiracı, bu iftiranın üzerine giden benmişim (bizmişiz). Linç bildirgesinde, hiçbir belge göstermeye gerek duymaksızın ve Nutku'nun gerçekte ne dediğini bile okurlara aktarmaksızın, iftiracının Nutku değil de biz (Bulunmaz ve Büktel) olduğumuzu söylüyorlar. Ve kendileri gibi alçaklardan, ahmaklardan, Salieri komplekslilerden oluşan1100 kişilik bir iftiracı kitlesi, bu iftira bildirisini imzalıyor.
Değilseniz, en iyi ihtimalle, vasat zekâlı masum bir vatandaş, küçük olmayan başka bazı ihtimallerle ise, maskaranın teki ya da bilinçli bir alçaksınız.
LİNÇ KAMPANYASINDA SON LİSTE (26 Mayıs 2009)
KONUYLA İLGİLİ LİNKLER:
"Önce Ekmekler Bozuldu", sonra insanlar... Artık yalnızca besinler değil, insanlar da GDO'lu.
LİNÇÇİ İFTİRACILARIN OMURGASIZLIK BELGELERİ
BU SAHNEYİ LİNÇ İMZACISI İFTİRACILARA İTHAF EDİYORUM!
Hakikat, dünyanın hiçbir ülkesinde bu kadar yalnız kalmış olamaz.
İftiracı bir vandalı, "belge soğukluğundan" ya da yazısındaki dezenformatif unsurlardan nasıl tanıyabilirsiniz?
Büktel ile Bulunmaz, imzaya açılmış linç bildirisini kamera önünde satır satır irdeleyerek tüm yalan, iftira ve çarpıtmaları teşhir ediyorlar.
Büktel'in "Taraf"ta yayınlanan yazısı
"Asıl Küfür Theope'ye edildi"
"Ben Erbil'e Demiştim"
Sözde Temiz Tiyatro Yayıncılığı Kampanyası Tertipçilerinden Can Törtop’un “Beni Bağlamaz” Diyerek Yayımlamayı Reddettiği Bir Açıklama ve Kınama
Nedim Saban'ın "Temiz Tiyatro" Başlıklı Yazısına Katkı
"Tehdit Sayfası"
"Timur'un 'Ertuğrul Timur Penis Büyütücü Satıyor' Cümlesi Bir İftiradır"
Anamur, Demirbaş, Demirkanlı, Güner ve Yalaz, dergilerinin tirajını açıklamak için matbaalardan aldıkları gerçek faturalarını beyan etmek zorundalar!
Konjonktür değiştikçe, Mustafa Demirkanlı ile Tuncer Cücenoğlu'nun ahlak ilkeleri de değişiyor:
LİNÇ İMZACISI İFTİRACI ALÇAKLAR BUNLARI YAPANLARI ASLA KINAMADILAR:
FAKAT BİZE BUNLARI (VE DAHA FAZLASINI) YAPANLARA "OROSPU ÇOCUĞU" DİYORUZ DİYE, ŞİMDİ KALKMIŞ "BİZİ" KÜFÜRBAZ İLAN EDİP, "BİZİ" KINIYORLAR!
Bizi "küfürbaz" diye kınayan linççilerin "erdem" anlayışı ve küfür saymadıkları küfürler: (YORUMSUZ):
LİNÇÇİ ÇİĞDEM ERKEN: bu sayfa bu ülkedeki en önemli, en erdemli tiyatro adamının sayfasıdır....
(KAYNAK: Yücel Erten'in Facebook sayfası.)
LİNÇÇİ YÜCEL ERTEN: Aaa, arkadaşlar şimdi gördüm bu Adem Dinç denendalyarağı. Bu dörtvereni engelliyorum. Siz de zaten yeteri kadar "ortadaki sandık sike sike usandık"yapmışsınız.
(KAYNAK: Yücel Erten'in Facebook sayfası.)
GÜVENÇ DAĞÜSTÜN: yücel gelecek ananı sikecek yazacaktım tam ben de :)
(KAYNAK: Yücel Erten'in Facebook sayfası.)
NOT: Silme, kazıma, "engelleme" gibi sansürcü ve linççi yöntemlere karşı, üstte linkini verdiğimiz, söz konusu Yücel Erten sayfasını tümüyle aynen kopyalayıp kendi sitemizde yayınladık.
Yücel Erten denen bu devlet beslemesi, şımarık ve ağzı bozuk, küstah herif, bir zamanlar DT genel müdürüydü ve Büktel'in eleştirileri yüzünden Theope'yi engellemek, bulinççi alçağın, en akılda "kalıcı" marifetiydi.
YENİDEN DÜZENLEDİK!
Tüm "haltlarıyla"
Yücel Erten sayfası
"KÜFÜR KARŞITI"(!) LİNÇÇİ MUSTAFA DEMİRKANLI (SIÇMIŞ CAFER'İN BEZ GETİRİCİSİ OLARAK)
"KÜFÜR KARŞITI"(!) LİNÇÇİ YÜCEL ERTEN'İN KÜFÜRLERİNİ NASIL SAVUNDU?
Yazının devamını okumadan önce, lütfen, aşağıda alıntıladığım ifadeler arasındaki "Yücel'in ayarları öyle.." ifadesinin anlamına mim koyunuz!
GÜVENÇ DAĞÜSTÜN: bu (Adem Dinç kastediliyor CB) nasıl yorum yazabiliyor buraya ki? herkes görebiliyor mu bu paylaştıklarımızı?
ÇİĞDEM ERKEN: Yücel'in ayarları öyle..
(...)
YÜCEL ERTEN: Aaa, arkadaşlar şimdi gördüm bu Adem Dinç denen dalyarağı. Bu dörtvereni engelliyorum. Siz de zaten yeteri kadar "ortadaki sandık sike sike usandık" yapmışsınız.
(KAYNAK: Yücel Erten'in "herkes"e açık olarak ayarlanmış kendi facebook sayfası "Yücel'in ayarları öyle..")
Yalan makinasından bile daha seri yalan üretebilen, iftiracı ve linççi psikopat MUSTAFA DEMİRKANLI, yukarıda kaynağını vererek ikinci kez aktardığım ifadeleri sanki okumamış gibi görmezden gelip, bugün, kendi sitesinde, Yücel'in bokyiyicibaşısı olarak, Yücel'in galiz küfürlerini savunmaya çalışırken; yine, kanıtsız, belgesiz, linksiz, kaynaksız, dayanaksız olarak, Büktel'e şu şuçlamaları yöneltmiş:
Coşkun Büktel, facebook’da Yücel Erten’in sayfasına ulaşmış. Yücel Erten, kamuya açık olmayan, (İftira eroinmanı olduğu için, iftira etmeden iki cümle yazamayan Mustafa Demirkanlı okurlarına açıkça yalan söylüyor. Demirkanlı da, benim aktardığım Yücel Erten sayfasını okumuş herkes gibi gayet iyi biliyor ki, Yücel Erten'in sayfası "kamuya açık olmayan" değil, "kamuya açık" bir sayfadır. "Yücel'in ayarları öyle.."dir. CB) arkadaşlarıyla paylaştığı sayfasında bir şahıs için küfürlü konuşmuş, (Bu herkesin telefonda da yaptığı kötü bir alışkanlık ama biralışkanlık.) bunu gören Büktel, hemen kopyalamış, (Sayfa "kamuya açık değil" ise, nasıl görmüşüm? Nasıl kopyalamışım? Ve "ortada sandık sike sike usandık" yaptıkları Adem Dinç nasıl girmiş o sayfaya? Bu Demirkanlı, iftiralarında tutarlı olmayı bile beceremeyecek kadar geri zekalı. CB) -araya da “Theope’yi katmadan edememiş- ve sitesinde özel yazışmaları ("Özel"miş!... Yalanını yesinler. Bu cevap yazılarını aktarıyor musun okurlarına? Ne gezer. İftiraları okumak tiyatrodergisi.com.tr okurlarının neyine yetmiyor? Di mi? CB) yayımlamış. Hızını alamayıp yayıncılara: “Bu Bir ‘Haber’ Değil mi?” diye yüklenmiş.
Hayır, bu bir “haber” değil”, özel yaşama tecavüz, özel yazışmalarıizinsiz kamuoyuna açıklama suçunu oluşturan bir eylemdir. Benzer davranışı sergileyen arkadaşı Bulunmaz, OYÇED yazışma grubundaki(Bulunmaz'ın da adı geçen CB) özel yazışmaları, (bir muhbirin Bulunmaz'a göndererek özel olmaktan çıkarması üzerine CB) kendi bloğunda yayımladı, bu eylemine yönelik şikayet üzerine de savcı aynen bu gerekçeyle dava açtı, (Açtı da ne oldu? CB) yani suç unsuru olarak gördü. (Gördü de ne oldu? Demirkanlı, dava sonuçlanmış gibi konuşarak okurları yanıltmaktan, tabii ki, utanmıyor CB) Hatta bu suç Anayasa’ya da eklenmek isteniyor. (İsteniyor da ne oldu? CB)
“Haber” Büktel’in işine geldiği gibi kabul ettiği bir şey değildir, “haber” özel yaşama tecavüz hiç değildir. (Eğer Yücel Erten denen ağzıbozuk linçiftiracısı, Demirkanlı'nın bu uyduruk yalanlarına inanıyorsa; ve aralarına aldıkları bir islamcı vatandaşı "ortadaki sandık sike sike usandık"yapmanın, ve sonra hiç utanmadan hakimlerin karşısına çıkıp; bırakın hep birlikte sikelim şu herifi, kimse müdahale etmesin, bu bizim "özel" yaşamımızdır, anlamına gelen bir savunmayla, −Coşkun Büktel'i de dinleyecek olan− hakimleri inandırmanın mümkün olduğunu aklı kesiyorsa; hodri meydan, hiç beklemesin; sıkıyorsa, o da beni mahkemeye versin! CB)
(KAYNAK: Yukarıda yaptığımız alıntı, Demirkanlı'nın 3 Eylül 2010 tarihli ve "Coşkun Büktel: Bu Bir ‘Haber’ Değil mi? HAYIR" başlıklı yazısının (CB imzalı kırmızı notlar eklenmiş ve içindeki yalan ibareler CB tarafından koyu harfle vurgulanmış) tamamıdır. Yazıyı orijinal sayfasında (notsuz ve vurgusuz olarak görmek için, lütfen, TIKLAYINIZ!
NOT1: Yücel Erten bile, bu kanıtsız, belgesiz, linksiz, kaynaksız, dayanaksız, apaçık yalan ve zavallı bahanelerle karşıma çıkmaktansa, kuyruğunu kıstırıp efendice susmayı tercih etmişken; zaten olduğundan daha fazla kepaze olması mümkün olmadığından yalan ve iftirayla sorunu bulunmayan, (küfürbaz saydığı Büktel'e karşı linç kampanyasıbaşlatmış) azılı linççi ve azılı iftiracı Demirkanlı, Yücel'in "bokyiyicibaşısı" ya da "sıçmış Cafer'in bez getiricisi" olarak ortaya çıktığı ve karakteri her pisliğe müsait olduğu için;
yarın öbür gün, pek çok zaman yaptığı üzere, bokunu örtbas eden kedi gibi, bu yazısını veya linkini de yine tahrif veya imha edebilir diye; söz konusu yazının aslını kendi sitesinde (yine uyarıcı notlar ve yorumlar ekleyerek) yayınlamış olan Hilmi Bulunmaz'ın ilgili sayfasına da link vermeyi gerekli gördük: Lütfen TIKLAYINIZ!
NOT2: Bu sitenin okuru olduğunuza göre, büyük ihtimalle, bu ikinci nota haklı olarak, ihtiyaç duymayacaksınız. Ama, lütfen, Demirkanlı sitesinden başka bir şey okumayan tiyatroseverleri, aşağıda yazdıklarım bağlamında uyarın:
Lütfen (karşı görüşlere kural olarak değil, ancak çok, çok, çok, çok ender olarak, demokrat bir izlenimle okurları yanıltmak amacıyla, işine geldiği zaman ve işine geldiği kadar ve işine geldiği formatta yer veren ve genellikle karşı görüşleri ya da linklerini uğratmadığı sahasında "tek kale maç yapmayı seven") linççi Demirkanlı'nın yazılarını, dezenformasyona karşı sizi bağışıklı kılacak bir bilinç ve uyanıklık halinde okuyunuz!
Lütfen kendinizi linççi Demirkanlı'dan ve Demirkanlı sapığından medet umanlardan koruyunuz!
Her zaman dediğim gibi:
Mustafa Demirkanlı'yı midesi kaldırabilen, Demirkanlı'dan iğrenmeyebilen herkesten, tüm samimiyetimle iğreniyorum.
COŞKUN BÜKTEL
4 Eylül 2010
BİZ DİYORUZ Kİ: GÜYA BÜKTEL VE BULUNMAZ'IN KÜFÜRLERİNE KARŞI "TEMİZ TİYATRO" ADIYLA LANSE EDİLEN BU LİNÇ KAMPANYASINA, BU İFTİRA ALÇAKLIĞINA İMZA VERENLER, BİZİM KÜFÜRBAZ OLDUĞUMUZU DEĞİL, KENDİLERİNİN (EĞER "MAĞDUR" YA DA AKINTIYA KAPILMIŞ BİRER "ZAVALLI" DEĞİLLERSE) AHMAK YA DA ALÇAK OLDUKLARINI KANITLIYORLAR!
Linççi vandalların kalleş saldırıları sürerken, İstanbul DT müdürü Şakir Gürzumar'danCoşkun Büktel'e gelen destek mesajı
Dün gece 23.30 civarında, Şakir Gürzumar aradı. “Sana bir mail göndermeye çalışıyorum ama başaramıyorum” dedi, “senin mail adresinwww.coskunbuktel.com değil mi?”
“Hayır” dedim Şakir’e, “o internet sitemin adresi. Mail adresim, buktel@yahoo.com.”
“Tamam, telefonu şimdi kapatıyorum. Şu mail'i göndermeyi bir daha deniycem. İnternet özürlü olduğum için başaracağımdan emin değilim. Gönderdikten sonra seni tekrar ararım.”
“Tamam.”
Birkaç dakika sonra Şakir tekrar aradı. Mail kutuma baktım. Mesajın geldiğini söyledim. Mesaj aynen şuydu:
THEOPE
Tuesday, October 19, 2010 11:34 PM
From:
This sender is DomainKeys verified
"şakir gürzumar"
Add sender to Contacts
To:
buktel@yahoo.com
COŞKUN BÜKTEL,BU GÜN İÇİN EN İYİ OYUNU YAZMIŞ BİR TÜRK YAZARIDIR,ÖYLEKİ YAZDIĞI ESER AYNI ZAMANDA EVRENSELDİR......BU KÜFÜR KIYAMET SİLSİLESİNE KATILMAK İSTEMEZDİM AMA,GERÇEK BUDUR....THEOPE TÜRK DİLİNDE YAZILMIŞ EN İYİ TİYATRO ESERİDİR.
Şakir Gürzumar
yönetmen.
Şakir’e, bu mesajı göndermek gereğini neden hissettiğini sordum. Çoktan beri provalar nedeniyle benim siteme giremediğini söyledi. Bu akşam (yani dün akşam) siteme girip de biraz gezinince, gördüğü yeni haberlerden, bana yapılan yeni ve daha kalleş saldırılardan etkilenmiş ve bütün bu iğrençlikler karşısında, tarafsız kalmaktan rahatsızlık duyarak, tarafını belirtmek gereğini hissetmiş.
“BU KÜFÜR KIYAMET SİLSİLESİNE KATILMAK İSTEMEZDİM” derken neyi kastettiğini sordum. Özellikle, Yücel Erten gibi eski bir DT genel müdürünün “Dalyarak, sike sike usandık, dörtveren, Çüktel” gibi küfürleriaçıkça kullanmasından çok rahatsız olduğunu söyledi. Şakir’e, o küfürbaz genel müdürün bana karşı küfürbaz olduğum gerekçesiyle açılan linç kampanyasına imza vermiş olduğunu hatırlatarak, bu tutarsızlık, vandallık ve samimiyetsizliğin küfürlerden çok daha vahim olduğunu söyledim.
Yarım saat kadar bu minval üzere sohbet ettikten sonra, yarın akşam (yani bu akşam) “Ölüleri Gömün”ün galasında buluşmak üzere telefonu kapattık.
COŞKUN BÜKTEL / 20 Ekim 2010. 00.45.
İşte çıban başları!
"LİNÇ"İN ÇAĞRICILARI:
YUKARIDAKİ İĞRENÇ FOTOMONTAJLARI KÜFÜR SAYMADIKLARI GİBİ O FOTOMONTAJLARI YAYINLAMIŞ BURAK CANEY TAKMA İSİMLİ SAPIĞI AÇIK İSİMLERİYLE DESTEKLEYEN MUSTAFA DEMİRKANLI İLE A. ERTUĞRUL TİMUR DA;
(BURAK CANEY TAKMA İSİMLİ SAPIK İLE O SAPIĞI DESTEKLEMİŞ HERKESİN "OROSPU ÇOCUĞU" OLDUĞUNU SÖYLEYEN VE HÂLÂ DA SÖYLEMEYE DEVAM EDEN)
BÜKTEL İLE BULUNMAZ'I "KÜFÜRBAZ" DİYE NİTELİYOR VE TÜRK TİYATROSUNUN BU EN GERÇEK MUHALİFLERİNE (BÜKTEL İLE BULUNMAZ'A) KARŞI GÜYA KÜFÜR KARŞITI HİLELİ BİR KAMPANYA BAŞLATAN ÇAĞRICILAR ARASINDA YER ALIYORLAR.
YANİ TEZGAH ŞU:
BU İKİ VANDAL (DEMİRKANLI VE TİMUR) KENDİLERİNE YÖNELİK ELEŞTİRİLERİMİZ YÜZÜNDEN, TAKMA İSİMLİ BİR SAPIK ARACILIĞIYLA BİZE KÜFRÜN EN ADİSİNİ (GÖRSEL KÜFÜR) YÖNELTTİKTEN SONRA; BİZ O TAKMA İSİMLİ SAPIĞI ELBETTE Kİ MUHATAP ALMAYARAK O SAPIĞA VE DESTEKÇİLERİNE "OROSPU ÇOCUĞU" DEYİP GEÇTİĞİMİZDE; SAPIĞIN BİZE KARŞI GÖRSEL KÜFÜRLERİNİ (YANİ KÜFRÜN EN İĞRENÇLERİNİ) KENDİ İSİMLERİYLE DESTEKLEMİŞ OLDUKLARINI UNUTMUŞ GÖRÜNÜYORLAR. O FOTOMONTAJLARIN (YANİ KÜFRÜN EN İĞRENCİNİN) BULUNDUĞU KORSAN SİTEYİ KENDİ SİTELERİNDE LANSE ETMİŞ OLDUKLARINI UNUTMUŞ GÖRÜNEN İKİ KÜFÜRBAZ KAFADAR (DEMİRKANLI VE TİMUR); BİZİM "KÜFÜRBAZ" OLDUĞUMUZU İDDİA EDEREK VE BU KÜFÜR İDDİASINA, BİZİM ÖZDEMİR NUTKU'YA İFTİRA ETTİĞİMİZ YOLUNDA BİR DE İFTİRA EKLEYEREK, BİR BİLDİRİ HAZIRLIYOR VE KENDİ CİBİLLİYETİNDEKİ DİĞER ÇAĞRICILARLA BİRLEŞİP İFTİRA DOLU BU BİLDİRİYİ "TEMİZ TİYATRO" ADIYLA, BÜKTEL VE BULUNMAZ'I HEDEF GÖSTEREN KİRLİ BİR LİNÇ KAMPANYASINA DÖNÜŞTÜRÜYORLAR.
İŞTE O ÇAĞRICILAR (Çıban başları):
MİMESİS DERGİSİ, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Cüneyt Yalaz /
SAHNE DERGİSİ, Yayın Yönetmeni T. Murat Demirbaş /
TEB OYUN DERGİSİ, Yayın Yönetmeni Hasan Anamur /
TİYATRO… TİYATRO… DERGİSİ, Yayın Yönetmeni Mustafa Demirkanlı /
www.tiyatrodergisi.com.tr, Yayın Yönetmeni Mustafa Demirkanlı /
www.iatp-web.org/
İATP-G Yayıncılık İnisiyatifi
(İstanbul Alternatif Tiyatrolar Platformu-Girişim)
www.tiyatrodunyasi.com, Yayın Yönetmeni Can Törtop /
www.tiyatronline.com, Yayın Yönetmeni Yaşam Kaya /
www.tiyatrom.com, Yayın Yönetmeni A. Ertuğrul Timur
Kaynak: Linççilerin "Temiz Tiyatro" adını verdiği, sorumlusu belirsiz, kirli ve korsan site
Mustafa Demirkanlı, Tuncer Cücenoğlu, Ertuğrul Timur, Özdemir Nutku, Üstün Akmen gibi bugünkü linç imzacıları tarafından bir zamanlar desteklenmiş ve o linççiler sayesinde okur bulabilmiş olanBurak Caney'in, (yaptığımız yayınlar sonucu daha sonra kapanmış olan) hela gibi çift "oo"lu tiyatrooyun sitesinde...
...fotoğrafımı penis üstüne, dansöz üstüne, Nazi bayrağı üstüne yapıştıran takma isimli (ve gerçek isimli) kalleş sapıklara "hangi dille" cevap vereceğimi kimse bana öğretmeye kalkmasın; hele o sapıkları açık imzalarıyla desteklemiş linç kampanyasıdüzenleyicileri, (Türkiye Tiyatrolar Birliği) asla kalkmasın!... Hele onların ipiyle kuyuya inmekte sakınca görmeyen Genco Erkal, asla kalkmasın! Sizler, görsel hale getirmedikçe, yalan, iftira ve alçaklıklarınızı Nazi subayları kadar nazik(?), steril, soğukkanlı ve küfürsüz(?) bir dille ifade ediyor olsanız bile, asıl "kirli tiyatrocular" sizsiniz.
İşte 1100 iftiracının "kınıyoruz" başlıklı bildirisi:
Kınıyoruz!
Tiyatro İnsanları Olarak, Yayınlarımıza ve Yayıncılarımıza Yönelik; İftira, Karalama, Baskı Altına Alma Girişimlerini Kınıyoruz!
Tiyatro kamuoyunun tanıklık ettiği üzere, oyun ve dizi film yazarı Coşkun Büktel ve internet ortamını hesapsızca kullanan Hüseyin Hilmi Bulunmaz, kişisel site ve bloglarını sistemli aşağılama, hakaret ve küfür aracı olarak kullanarak Türkiye tiyatrosunun kurum ve kişilerine saldırmakta ve rencide etmektedirler. Tiyatro gündemini bu şekilde işgal etmekte, tiyatro ortamında üretimleriyle var olmak yerine intikam duygularını ortaya saçmaktadırlar
Tiyatromuzun saygın insanı Prof. Özdemir Nutku’yu, DT koordinasyon toplantısında Coşkun Büktel’in eseri gündem yapıldığında, görevi gereği Fransızca yazılmış bir “Theope” ile karşılaştım, Fransızca bilenler karşılaştırsın sözünden yola çıkarak, Sayın Nutku’nun ben kimseyi suçlamadım sadece bir bakılmasını önerdim açıklamasını bile dikkate almadan, akıl almaz karalamalarla uzun süredir rencide etmektedirler.
Ben de olsam, Özdemir Nutku gibi davranır, araştırılmasını isterdim, diyen tiyatrom.com’un eski yayıncısı Ertuğrul Timur’a “3. Abdülhamid” lakabını takmışlar, sitesinde yazan onlarca saygın ismi, yani tüm yazarları açık bir dille “şerefsiz”, “o… çocukları” olarak tanımlamakta herhangi bir sakınca görmemişlerdir. Okur istatistiklerini tutan ‘webservis’in (kamuya açık, binlerce sitenin istatistiklerini tutan bir yayındır) almış olduğu erotik shop reklamı bahane edilerek, oradan hizmet aldığı için Ertuğrul Timur’u “pornocu” olarak lanse etmekte, dezenformasyona dayalı yayınlarını, aşağılama ve hakaretlerle sürdürmektedirler.
Hilmi Bulunmaz’ın (Açık seçik; yalancı, pespaye, alçak… olduğunu söylüyorum. / Suratında, hala tazeliğini koruyan; alçak, pespaye, şerefsiz… / Demirkanlı gibi sol memesinin altında yürek yerine lağım çukuru bulunan reziller, / alçaklıktır, pespayeliktir, şerefsizliktir!... Eh, bu saydıklarım zaten senin tescilli özelliklerin olduğuna göre / Seni sıçtığın yere kadar kovalayabilirim. / Basan kişinin elini yada bir başka organını öpmek yada yalamak için mi?!...) gibi ifadeler ve küfürlerle dolu yazısını yayımlamadığı için Ertuğrul Timur’a yönelik linç girişimini sürdürmekten geri durmamışlardır.
Tiyatrodunyasi.com editörü Can Törtop’a “4. Abdülhamid”, Tiyatro… Tiyatro… Dergisi Yayın Yönetmeni Mustafa Demirkanlı’ya “Yalan Makinesi”, Tiyatronline.com editörü Yaşam Kaya’ya “Tiyatro cahili ve fanatik sansürcü”, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin’e “Ertuğrul Günay’ın çömezi Lemi Bilgin” İ.B.B. Şehir Tiyatroları Sanat Yönetmeni Orhan Alkaya’ya “Kazmacıbaşı”, Devlet Desteği alan özel tiyatroların tamamını, kabından yemek yiyen bir köpek fotoğrafı kullanarak “Çanak Yalayıcı” olarak aşağılamakta, zımnen tüm tiyatroları hakaret içermek adına “köpek” benzetmesi yapmaktadırlar, yıllarca aynı destekten Bulunmaz Tiyatro’nun da yararlanmış olduğunu ortaya çıkartan Mustafa Demirkanlı’ya, video kaydında “şerefsiz” diyebilen bir anlayışla karşı karşıyayız.
Oyununu engellediğini varsaydığı Tuncer Cücenoğlu’nun “Çığ” oyununu vesile ederek olmadık hakaretler yapabilmekte, OYÇED’i sırf Prof. Özdemir Nutku’yu onur üyesi seçtikleri için Klu Klux Klan örgütüne benzetmekte, üyelerini aşağılamakta ve defalarca tekrarlamakta bir beis görmemektedirler.
Değerli tiyatro insanları Mehmet Akan’a ve Lale Oraloğlu’na ölüm döşeğindeyken sırf dizilerde oynadıkları için hakaret eden Hilmi Bulunmaz, dizilerde oynayan tüm tiyatro insanlarına hakaret etmeyi sürdürmekte, buna karşılık dizi oyuncusu ve yazarı olan arkadaşı Coşkun Büktel’i görmezden gelmeyi ihmal etmemektedir.
Ne yazık ki, “küfür yayıncılığı” olarak özetlenebilecek bu saldırgan tutum karşısında kişi ve kurumların “aman bulaşmayayım” anlayışını fırsat bilen bu şahıslar; aşağılama, hakaret ve küfürlerini sürekli artırmaktadırlar.
Kişiler bunların yazdıklarını önemsemeseler dahi internette onlarca saygın kişi bu sıfatlarla yer almakta ve aramalarda bu saygın kişilere ilişkin bilgiler hakaretamiz ifade ve tanımlamalarla kamuoyunun karşısına çıkmaktadır.
Biz aşağıda imzası olan kurumlar ve kişiler olarak bu iki şahsı; Coşkun Büktel ve Hüseyin Hilmi Bulunmaz’ı hakaret ve küfürlerinden dolayı kınıyor, ahlâki bir tutum geliştirmeye davet ediyoruz.
Tiyatromuzda yalnızca "linççiler" yok:
İSTANBUL DT SANATÇISI
HABİBE MERİH ATALAY:
"Bence de Özdemir Nutku artık bu hikayeye bir son vermelidir. Tükürdüğünü yalamak zor gelebilir büyük insanlara. Babalara. Atalara. Ama insan olan insana belki de en yakışanıdır ve hiç de onursuz bir tarafı yoktur.Şahsen ben böyle bir varsayımda bulunsaydım kanıtlamadan oturmazdım yerimde. Kanıtlayamıyorsam da, çoktan özrümü tüm gazetelerde hatta tam boy olarak yayınlamaktan hiç ama hiç gocunmaz ve çekinmezdim.Eğer ben Türkiye Tarihinin önemli bir adamı olsaydım ve de adım Özdemir Nutku olsaydı, asla böyle bir polemiğe bu denli çıra taşınmasına da göz yummazdım. Bu saçma sapan kıvılcımı boşyere harlandırmazdım hiç. Tüm çıracılar gibi kendimi de işten çıkartmakta beis görmezdim.Yazarlar, araştırmacılar, duayenler, virtüözler, bilir kişiler eğer bu örneğimizdeki adil olanın ne olması gerektiğini hala bilemiyorlarsa gerçekten Hilmi Bulunmaz haklıdır. Coşkun Büktel de sonuna kadar savunulmayı hak eder!!"H.M.A.
FACEBOOK: 26 Nisan, 12:06
İnsandan asla umut kesmemek gerekiyor
1100 LİNÇÇİ ARASINDAN BİLE, VE BUNCA ZAMAN SONRA BİLE, HÂLÂ "İNSAN" ÇIKABİLİYOR.
Somer Karvan
LİNÇ SAYFAMIZDA BİZ DEMİŞTİK Kİ:
GÜYA BÜKTEL VE BULUNMAZ'IN KÜFÜRLERİNE KARŞI "TEMİZ TİYATRO" ADIYLA LANSE EDİLEN BU LİNÇ KAMPANYASINA, BU İFTİRA ALÇAKLIĞINA İMZA VERENLER, BİZİM KÜFÜRBAZ OLDUĞUMUZU DEĞİL, KENDİLERİNİN (EĞER "MAĞDUR" YA DA AKINTIYA KAPILMIŞ BİRER "ZAVALLI" DEĞİLLERSE) "AHMAK YA DA ALÇAK" OLDUKLARINI KANITLIYORLAR!
YUKARIDA ALINTILADIĞIMIZ İFADEMİZİ LİNÇ İMZACILARI SAYFAMIZDA ANCAK BUGÜN OKUDUĞUNU ÖĞRENDİĞİMİZ LİNÇ İMZACISI(?) SOMER KARVAN, TÜRK TİYATROSUNDA (HATTA TÜM TÜRKİYE'DE, BENZERİ GÖRÜLMEMİŞ ÖLÇÜDE, OLGUN, ADİL, İNSANİ VE SOYLU BİR TEPKİ VERDİ;KARVAN, TÜM LİNÇÇİLERİN TERSİNE, BİZE KIZMAK YERİNE, KENDİNE KIZDI VE BUGÜN (22 Kasım 2010) BİZE (İZNİYLE YAYINLADIĞIMIZ) ŞU MESAJI GÖNDERDİ:
"ÖZÜR
Sayın Büktel,
Sitenizi, dolayısıyla vermekte olduğunuz onur mücadelenizi şu gün ve şu saatte gördüm, maalesef. Linç imzacıları listesinde adımı görünce de çok utandım. Sizden özür diliyorum. Anlamadan, araştırmadan, sırf hocaya destek olsun diye atılmış bir ahmağın imzasıdır.
Saygılarımla...
Somer Karvan"
SAYIN KARVAN'A "ESTAĞFURULLAH!" DİYOR; LİNÇ İMZACILARI ARASINDAKİ "İNSANLARDAN" UMUT KESMEMEK YÖNÜNDE BİZE VERDİĞİ MORAL NEDENİYLE KENDİSİNE TEŞEKKÜR EDİYOR VE LİNÇÇİLERCE YANILTILMIŞ DİĞER İMZACI "MAĞDURLARA" HAKİKATİ ULAŞTIRABİLMEK İÇİN, DAHA DA ÇOK ÇABA HARCAMAYA SÖZ VERİYORUZ!
Coşkun Büktel / 22 Kasım 2010
facebook sayfamda konuyla ilgili yorumları görmek veya yorum eklemek için, lütfen,
TIKLAYINIZ!
Biz, Coşkun Büktel/Hilmi Bulunmaz, iki kere iki dört gibi somut biçimde kanıtlamadıkça, kimseye iftiracılık gibi iğrenç bir suç isnat edemiyorduk. Vicdanımız buna izin vermiyordu.
Oysa biz (ya da ben Coşkun Büktel) Özdemir Nutku iftirasının mağduru olduğum ve bunu devletin CD kaydıyla güneş gibi apaçık biçimde belgelediğim halde; vandallar, belgelere hiç aldırış etmeden, linç bildirisinde benim (ve Hilmi Bulunmaz'ın) Özdemir Nutku'ya iftira ettiğimi/zi hiçbir belgeye dayanmaksızın, hiçbir belgeye link vermeksizin, söyleyebiliyorlar. Bakın iftiralarla dolu linç bildirisinde neler "yumurtluyorlar":
Tiyatro İnsanları Olarak, Yayınlarımıza ve Yayıncılarımıza Yönelik; İftira, Karalama, Baskı Altına Alma Girişimlerini Kınıyoruz!
Tiyatro kamuoyunun tanıklık ettiği üzere, oyun ve dizi film yazarıCoşkun Büktel ve internet ortamını hesapsızca kullanan Hüseyin Hilmi Bulunmaz, kişisel site ve bloglarını sistemli aşağılama, hakaret ve küfür aracı olarak kullanarak Türkiye tiyatrosunun kurum ve kişilerine saldırmakta ve rencide etmektedirler. Tiyatro gündemini bu şekilde işgal etmekte, tiyatro ortamında üretimleriyle var olmak yerine intikam duygularını ortaya saçmaktadırlar
Tiyatromuzun saygın insanı Prof. Özdemir Nutku’yu, DT koordinasyon toplantısında Coşkun Büktel’in eseri gündem yapıldığında, görevi gereği Fransızca yazılmış bir “Theope” ile karşılaştım, Fransızca bilenler karşılaştırsın sözünden yola çıkarak, Sayın Nutku’nun ben kimseyi suçlamadım sadece bir bakılmasını önerdim açıklamasını bile dikkate almadan, akıl almaz karalamalarla uzun süredir rencide etmektedirler.
(...)
Neymiş? "Akıl almaz karalamalar"... Ne demek "karalama"? "İftira" demek. (Bakınız: TDK Türkçe Sözlük.) Yani iftiracı olan, "16. Yüzyıl'da Fransa'da yazılmış Theope diye bir oyun var" dediği CD kaydıyla (ve kendi yazılı itirafıyla) belgeli Özdemir Nutku değilmiş, asıl iftiracı, bu iftiranın üzerine giden benmişim (bizmişiz). Linç bildirgesinde, hiçbir belge göstermeye gerek duymaksızın ve Nutku'nun gerçekte ne dediğini bile okurlara aktarmaksızın, iftiracının Nutku değil de biz (Bulunmaz ve Büktel) olduğumuzu söylüyorlar. Ve kendileri gibi alçaklardan, ahmaklardan, Salieri komplekslilerden oluşan1100 kişilik bir iftiracı kitlesi, bu iftira bildirisini imzalıyor.
Coşkun Büktel
2 Mart 2008
Coşkun Büktel, kendisinin fotoğrafını bir penisin üzerine yapıştırmış olan takma isimli kalleş sapık Burak Caney'den başka hiç kimseye "orospu çocuğu" dememiştir. Büktel, Burak Caney'e "orospu çocuğu" deyip geçmiş, onu önemsememiş; ama (Burak Caney'e teşekkür etmiş ve Burak Caney yöntemlerine itibar ederek, daha dün, Büktel'in fotoğrafını Nazi bayrağı üstüne yapıştırmış olan) Mustafa Demirkanlı'nın, A. Ertuğrul Timur'un, Özdemir Nutku'nun, Tuncer Cücenoğlu'nun, Üstün Akmen'in (Yani sonradan bugünkü linç kampanyasına da imza atan elebaşıların) açık imzalarıyla yazı yazarak, Burak Caney'e açık destek vermesini ve Türkiye Tiyatrolar Birliği'nin o iğrenç Burak Caney sitesini ödüllendirmesini önemsemiş ve Büktel'e karşı olunca (eğer kendileri bizzat sapığın ta kendisi değilseler) bir sapıkla bile işbirliği etmekten çekinmeyen bu kirli insanları defalarca uyarmıştır.
Bu kirli ittifakın elebaşları, sonunda Bileyci Kurhan'ı (ve imza verdiklerine göre İATP-G'yi de tabii) asimile ederek aralarına katmış; (olayda asıl küfrün Burak Caney tarafından Büktel'e yöneltildiğini ve kendilerinin asıl küfrü açık imzalarıyla desteklediklerini) insanların çoktan unuttuklarına güvenerek, ve çoğu kişinin hakikati bilmediklerine ve bilmek istemeyeceklerine ve bilmeden de imza verebilecek kadar salak olduklarına inanarak; Büktel'e (ve arkadaşı Hilmi Bulunmaz'a) karşı bir linçkampanyası düzenlediler ve mahkemelerin hakaret (küfür) nedeniyle defalarca mahkum ettiği (mahkeme tescilli küfürbaz) Mustafa Demirkanlı tarafından başı çekilen bu linç kampanyasına, bir dezenformasyon harikası(!) olarak, "küfür karşıtı kampanya" adını verdiler ve iftiralarla dolu bir bildiriyi, hakikati "bilmeyen" insanlara ve Büktel'in eleştirilerine maruz kalmış "kuyruk acılılara", "Salieri Komplekslilere" ve hakikati bildikleri halde linç tarikatinin dışında kalmaya cesaret edemeyen zavallılara imzalatmaya başladılar.
Ama 70 milyon imza toplasalar bile, ben Coşkun Büktel, fotoğrafımı penise yapıştıran sapıklara "orospu çocuğu" demekten; (sapıkları açık imzalarıyla desteklemiş linççileri kınamak yerine, linççilerin iftira, fotomontaj ve tehditle yıldırmaya çalıştığı Büktel'i kınayan) ahmak ya da alçaklara savcı koltuğunda değil, suçlu sandalyesinde oturduklarını hatırlatarak hadlerini bildirmekten asla vazgeçmeyeceğim.
COŞKUN BÜKTEL
BÜKTEL VE BULUNMAZ'A KARŞI KİRLİ İTTİFAK
(1. Yalan makinesi ve mahkeme tescilli küfürbaz ve Burak Caney destekçisi Mustafa Demirkanlı
2. "Yaşasın Sansür" başlığının mucidi "3. Abdülhamid" lakaplı, Burak Caney destekçisi A. Ertuğrul Timur
3. Beğenmediği kişileri "bıçakları biliyoruz" diye tehdit etmeyi küfür saymayan "Bileyci" Ömer F. Kurhan
4. "Bileyci"nin dümen suyunu izleyen "Bileyciler tarikati" İATP-G
5. "Türkiye Tiyatrolar Birliği"
BU KİRLİ İTTİFAKIN TEMİZ TİYATRO" ADINA BAŞLATTIĞI "KÜFÜR KARŞITLIĞI KİSVESİ ALTINDAKİ" LİNÇKAMPANYASINA ALET OLAN/İMZA ATAN 1100 KİŞİ
(BURAK CANEY ADLI TAKMA İSİMLİ SAPIK YA DA SAPIKLARIN KALLEŞ SALDIRILARINA KARŞI KENDİLERİNİ SAVUNMAKTAN VE TÜRK TİYATROSUNUN SKANDALLARINI KORKUSUZCA TEŞHİR EDEN BİRİCİK İNSANLAR OLMAKTAN BAŞKA SUÇU BULUNMAYAN) BÜKTEL İLE BULUNMAZ'I "KÜFÜRBAZ" İLAN ETMİŞ...
...VE BÖYLECE ASIL KÜFÜRBAZLARIN (YANİ BURAK CANEY SAPIĞINI AÇIK İSİMLERİYLE DESTEKLEMİŞDEMİRKANLI İLE TİMUR'UN VE TEHDİTKAR "BİLEYCİ" KURHAN'IN) TUZAĞINA VE SUÇLU KONUMUNA DÜŞTÜLER.
BU 1100 KİŞİ İÇİNDE 4 KATEGORİDEN İNSANLAR BULUNUYOR:
1. "OLAYIN İÇ YÜZÜNDEN HABERSİZ MAĞDURLAR",
2. "OLAYIN İÇ YÜZÜNÜ ÖĞRENMEYİ GEREKSİNMEDEN LİNÇE İMZA VEREN SALAKLAR",
3. "OLAYIN İÇ YÜZÜNÜ BİLE BİLE İMZA VEREN KUYRUK ACILI YA DA SALIERİ KOMPLEKSLİ ALÇAKLAR"
4. "LİNÇ TARİKATİNİN DIŞINDA KALMAYA CESARET EDEMEYEN ZAVALLILAR"
İŞTE BÜKTEL VE BULUNMAZ'I KÜFÜRBAZ İLAN EDEN VANDALLARIN LİNÇLİSTESİNDE
İMZASI KİRLETİLEN MAĞDURLAR
VE İMZASINI KİRLETEN AHMAK YA DA ALÇAKLAR;
İŞTE O 1100 İMZA:
.
NOT: Aşağıdaki listede, bize tanıdık gelen isimleri, kolayca fark edilebilsinler diye kırmızı harflerle belirttik. "Kuyruk acılı" ve Salieri kompleksli" isimleri, kuyruk acısına yol açan yazılarımıza linklemek için ayrıca mesai harcayacak ve linklediğimiz her ismi maviye dönüştüreceğiz. Böylece, "olayın iç yüzünden habersiz mağdurlar" ve "olayın iç yüzünü öğrenmeye gerek duymayan salaklar" kimlerin hesaplarına alet olduklarını, kimlerin iğrenç planlarının parçası haline geldiklerini ve kimlerin hangi kuyruk acıları yüzünden imza verdiğini daha iyi kavrayacaklar.
Ama tüm linkleri bir günde tamamlamamız elbette beklenmemeli.
Esra KirezEsra SEVGİEsra Topçu AlbayrakEşref SeyitoğluEvin KumEvren BabayiğitEvren BayEvren ErlerEvren ÖzcanEvrim Aksoy YönlüEvrim YağbasanEyüp Zafer TuralEzgi AktanEzgi AyEzgi BesenEzgi DalaslanEzgi Deniz AlpanEzgi Dilan UstaoğluEzgi Gülsen YaylıEzgi MetinFadime YılmazFahriye DinçerFaize ÇelikırmakFatih KoyuncuFatih Murat TekeFatih ÖlekliFatma ÇölkesenFatma KabaoğluFatma ŞenFatma TezelFatoş DuranFatoş KaradoğanFatoş WatkinsFehmiye Çelikferhat güneşFeridun KaykıFeryal ÇınaklıFeryal ÖneyFırat AkbaşFırat BabatonguzFırat GüllüFigen Gürsoy KahramanFigen İtarcıFigen PaslıFiliz ParlakFuat ÇiyiltepeFulya PekerFunda Çetintaşfunda karakusFunda Köseoğlufurkan akFurkan AkdagGalip UyarGamze CelikGamze DoğanGamze Yapıcı Cangaye gokGenco DemirerGenco ErkalGılman Kahyaoğlu PeremeciGizem AkkayaGizem KurtsoyGizem YücelGonca İliGorkem CetinalpGökay Gençgökay yenerGökçe IpekGökçen CavgaGökhan AkçuraGökhan GökçenGökhan KocaoğluGökhan SubaşıGözde YıldırmGulay Ayyildiz YigitcanGül ÇörüşGül Fulya AkyolGül KemGülay Bakışkangülbeyaz sertGülcan KüçükGülen Ipek AbaliGülfer DanışmanGülhan AvşarGülhan KadimGüllü TaşkıranGülsen ÖzbekarGünay Ertekingüneş kozalGürol TonbulH. Can UtkuHadiye Cangökçehakan balkanHakan GerçekHakan GürelHakan InciHakan İnciHakan KabadayıHakan KarlıdağHakan MörekHakan ÖztopHakan UyanıkHale Can OkşitHalil SahanHalil VardarHalis TekelHaluk IşıkHandan KoçHande OzelsancakHanife BenzerHanife BurunHanife SerHarika Derya ErtenHarun SilahsizogluHasan AnamurHasan Baki PilavciHasan BayrakProf. Dr. Hasan ErkekHasan GöktaşHasan Hüseyin Karabağhasan kemal özgedikHasan KöseHatice KoçakHatice YaşarHazan Töre DönmezHekîm KılıçHikmet GiresunluHilal UzgaşHilal YüzüakHilmi Atıl ÜnalHuseyin OksitHuseyin OzsutHülya GençHülya GezerHülya İnce CoşkunerProf.Dr.Hülya NutkuHüseyin DemirHüseyin KöroğluHüseyin ÖzpınarHüseyin Uzmanhüsnü şimşekIbrahim KeskinIbrahim PamirIlke UgurIlker AslanIlker Nedim SahinInci BademsoyIpek GucelIrfan YalcinIsa KarsliIsil YasarIskender BagcilarIsmail DündarIsmail kaplanIsmail KurtIşıl Z. Karaalp TangörIşın BuzcuIzlen IdilIzzeddin çalışlarİbrahim Keskinİbrahim Odakibrahim yurtseverihsan bengierihsan özçıtakİhsan Ustaoğlu (ADININ KENDİSİNDEN HABERSİZ KULLANILDIĞINI AÇIKLADI)İlhan İnanİlkay Civelekİlkcan Burak Uransİlke Kızmazİlke Uğurİlke Yalçınilkem balseçenİlker Aslanilker canlıİlker Erdoğanilker yasin keskinilknur öncüİlkyaz Şenkulİnci Bademsoyİpek Abalıirem azİrem Dilaverİrfan Demirisa karslıİsmail Can Törtopismail dündarİsmail Kurtİsra Özsalarİsrafil DemirJack Napierkaan birkesKaan Erkamkadir çıtakKadir Tolga Dönmezkadri özaldıkaçtıKağan YazıcıoğluKamer YıldızKamil GürsoyKaya TokmakçıoğluKemal AydoğanKemal KocatürkKemal SağlamKenan IşıkKenan YeniceliKerem DutçuKerem KurdogluKerem RızvanoğluKerem YıldızKerim DündarKeyif MarmarisKezban KarakocaKıvanç KocaKirkor SarKubra TektasKutay KalınlıKutay KuntKübra AyçiçekKübra TektaşKübra ÜnerLeman YılmazLeman Yurtseverlevent canLevent ÇağlayanLevent GültenLevent SoyLeyla EkiciM. Ergün IşıldarM.Birtan AltanMahiye MorgülMahmut Hazım KısakürekMaral UstaMehmet AçıkalınMehmet Açıksözlümehmet ali kaptanlarMehmet Ali YılmazMehmet BozkırMehmet Can Ağlaçmehmet cemil sağbaşMehmet DoğruMehmet Erdemlimehmet ergenMehmet Fatih ÖlekliMehmet IsikMehmet KurtMehmet MarabaMehmet Mustafa NilüferMehmet Nihat SönmezMehmet Nurkut İlhanMehmet OkurMehmet ÖzverenMehmet Selin SağdıçMehmet ŞAHANMehmet TekkanatMehmet ÜstünMelih Atalay (DİKKAT: Bu linççinin Habibe Merih Atalay'la karıştırılması, tiyatro "sanatçısı" Habibe Merih Atalay'a büyük hakaret olur.)Melih BarsbeyMelih GündüzMelike şenMelis görürMelisa İclal YamanardaMeltem AraviMeltem Cengizmeltem erdoğanMeltem EvcioğluMeltem KeskinMeral alsan özkalafatMeral TaşkıranMert AteşMert KocadayıMerve CeyhanMerve DanışMerve İşMerve ÖzhanMerve SağlamMesut GökdaiMete CantekinMetin Boran
Nurhan Akbıyık
Serpil Boydak
Tufan Gündüzalp
Taa Haziran 2001'de
BÜKTEL DEMİŞTİ Kİ:
Sanatçılar, kimseden talep beklemezler. Satış garantisi istemezler. Yarattıkları şeye talep yok diye şikayet etmezler. Talep yok diye, yaratmaktan vazgeçmezler. Yaratmak için kimseden izin istemedikleri gibi, yarattıkları şeyi umursamaya da kimseyi mecbur bilmezler. Umursanmak isterler, ama, umursanmak için tedbir almayı, eserini varolan talebe uygun biçimde tasarlamayı veya talebe göre “revizyon” yapmayı, reddederler. Bir sanatçı, kendi doğrusu neyse, ne yapması gerektiğine inanıyorsa, “onu” yapar. Yapması gerektiği gibi yapar. Ödünsüz yapar. Toplumcu bile olsa, (topluma ille karşı çıkmayı marifet saymaz ama) toplumun nabzına göre şerbet vermeyi utanç sayar. Toplum tarafından onaylanmayı (hatta) alkışlanmayı ister ama, gerekiyorsa (gerektiğine inanıyorsa) toplum tarafından lanetlenmeyi göze alır. Topluma söylemeye gerçekten değer bir sözü olan sanatçı, “politik davranmaya” tenezzül etmeden, toplumun tepkisinin ne olacağına kafa yormadan; söylemek zorunda olduğu şeyi “dosdoğru” söyler. Söylemekle yetinmeyerek, ortaya bir laf atıp kenara çekilmeyerek, sözünü piç gibi terk etmeyerek, sözünün eri olur. Karşı çıkan, hesap soran herkese karşı, göğsünü gere gere, sözünü savunur. Sözünü sakınmaz; ortam uygun mu, toplum buna hazır mı, birileri bana kızar mı? diye sormaz. Kazanç ya da kayıp hesaplaması yapmaz. Piyasayı kollamaz.
"Sürüden" ayrılmaktansa iftiralarla dolu linç bildirisi altına imza atmayı tercih ederek, seyirciye "samimi" bir şey söyleme şansını ebediyen kaybetmiş güya tiyatro(?) toplulukları:
Absurdtheater
BİZDEN NİYE NEFRET EDİYORLAR?
ÇÜNKÜ BİZ DİYORUZ Kİ:
(...) Dolayısıyla, aşağıda yayınladığımız yorumunda, Koçak'ları "Tiyatro Buluşması"na (buluşmayı sabote etsinler diye) bizim (yani Büktel ve Bulunmaz'ın) gönderdiğini hiçbir kanıta dayanmaksızın öne sürebilen "yorumcu" Metin Şenocak (Burak Caney?) herhalde, iftiracı Özdemir Nutku'dan feyz ya da ilham almış olmalı. Biz Koçak'ları "Tiyatro Buluşması"na şu ya da bu amaçla göndermediğimizi kanıtlamak zorunda değiliz. Ama Şenocak (Burak Caney?) onları bizim gönderdiğimizi kanıtlamak "zorunda"... Çünkü, yazılarımda defalarca tekrarlamak zorunda kaldığım evrensel bir hukuk kuralı var: "Suçu ispat yükü, suçlayana aittir." Yani bir suçlamada bulunup da, karşı tarafa "hadi suçsuzluğunu kanıtla!" diyemezsiniz. Hiç kimse suçsuzluğunu kanıtlamak zorunda değildir. Suçsuzluk değil, "suç" kanıtlanmak zorundadır ve kanıtlamak zorunda olan da, suçlanan değil, "suçlayandır". Ama Şenocak (Burak Caney?) belli ki, hukuk mukuk takmıyor; iftirayı atıyor, sen temizlemeye uğraş diyor. Biz böylelerine (takma ad arkasına saklanarak insanlara iftira atanlara) kalleş orospu çocuğudiyoruz. Bu tanımlamayı beğenmeyerek bize "küfürbaz" diyecek olan herkese de kalleş orospu çocuğu diyeceğimizi belirtiyoruz.
COŞKUN BÜKTEL (Kaynak: İKİNCİ TÜRKİYE "TİYATRO BULUŞMASI"NIN ARDINDAN)
BİZ ÖZDEMİR NUTKU'YU İFTİRAYLA SUÇLADIK VE SUÇLAMAMIZIN GEREĞİNİ YAPIP İFTİRAYI KANITLADIK. AMA BİZİ NUTKU'YA İFTİRA ETMEKLE SUÇLAYANLAR, SIRF 1100 KİŞİ OLDUKLARI İÇİN HİÇBİR ŞEYİ KANITLAMAK ZORUNDA OLMADIKLARINI, HAKİKATİ SOMUT KANITLARIN DEĞİL, "KELLE SAYISININ" BELİRLEYECEĞİNİ SANARAK, KENDİLERİNDE İMZALARIYLA BİZİ BİR LİNÇ HEDEFİ HALİNE GETİRME HAKKINI BULUYORLAR. BUNUN İĞRENÇ BİR ALÇAKLIK YA DA DÜPEDÜZ DANGALAKLIK OLDUĞUNU ÇOKTAN ANLADIKLARI, AMA TAHMİNİ GÜÇ OLMAYAN NEDENLERLE ATTIKLARI İMZALARDAN GERİ DÖNEMEDİKLERİ ANLAŞILIYOR. YUKARIDAKİNE BENZER PEK ÇOK YAZIYLA ALÇAKLIKLARINA AYNA TUTARAK, GÖĞÜS KAFESLERİNDE BARINAN İĞRENÇ SÜRÜNGENLE YÜZ YÜZE GELMELERİNE VE KENDİLERİNİ AŞAĞILIK HİSSETMELERİNE SEBEP OLDUĞUMUZ İÇİN, KENDİLERİNDEN NEFRET ETMEK YERİNE BİZDEN NEFRET ETMEYE ÇALIŞIYORLAR. BAŞARABİLDİKLERİNDEN ÇOK DA EMİN DEĞİLİM.
COŞKUN BÜKTEL/12 Nisan 2010
Aşağıdaki cümlelerden hangisi Özdemir Nutku tarafından otuz kişilik DT koordinasyon toplantısında söylenmiş cümlenin tıpa tıp ta kendisidir?
1. "Kesinlik içeren bir ifade kullanmak istemem ama, Fransızca'da 16. Yüzyıl'da yazılmış Theope diye bir oyun olduğunu hatırlar gibiyim."
2. "Fransızca'da 16. Yüzyıl'da yazılmış Theope diye bir oyunun varlığına dair bazı duyumlar aldım."
3. "Belleğim beni yanıltmıyorsa, Fransızca'da 16. Yüzyıl'da yazılmış Theope diye bir oyun bulunduğunu sanıyorum.."
4. "Fransızca'da 16. Yüzyıl'da yazılmış Theope diye bir oyun bulunduğu kulağıma çalındı."
5. "Fransızca'da 16. Yüzyıl'da yazılmış Theope diye bir oyun bulunması çok muhtemeldir."
6. "Fransızca'da 16. Yüzyıl'da yazılmış Theope diye bir oyun bulunduğuna dair bazı söylentiler duydum."
7. "Fransızca'da 16. Yüzyıl'da yazılmış Theope diye bir oyun mu varmış ne..."
8. "Fransızca'da 16. Yüzyıl'da yazılmış Theope diye bir oyun var."
CEVAP: Nutku'nun kurduğu doğru cümle, 8. şıktaki "kesin" olan cümledir:
"Fransızca'da 16. Yüzyıl'da yazılmış Theope diye bir oyun var." (Kanıt için tıklayınız:Nutku'nun konuşmasının CD kaydı.) Ve bu cümle kesin bir yalan, kesin bir iftiradır.
Nutku'nun toplantıda tam olarak ne dediğini "tırnak içinde" aynen aktarmak ya dadediklerinin CD kaydına link vermek yerine; okurlara Nutku'nun dedikleri üzerine uydurdukları kendi yalanlarını aktarmayı tercih eden vandallar sıkı çalışıyor ve iftiralarını tüm internete yayıyorlar. Kısacası, Türk tiyatro camiamızda, "Büktel'e ve Theope'ye atıldıktan sonra iftiranın bile başımızın üstünde yeri var" diyecek kadar çürümemiş temiz insanlar eğer hâlâ daha kaldıysa; o insanlar, dezenformasyona karşı çok uyanık olmalılar. Büktel ve Theope hakkında, bizzat Büktel'in sözleriyle (ve o sözlerin bizzat Büktel'in sitesinde yer aldığı sayfaya link verilerek) belgelenmiş olmayan hiçbir iddiayı kaale almamalı ve Nutku'nun kendi sözlerini mutlaka dinleyip, o sözlerin kanıtladığı şu gerçeği kesinlikle unutmamalılar:
Fransızca'da 16. Yüzyıl'da yazılmış Theope diye bir oyunun "var" olduğundan bahsederken Nutku'nun "kesin konuşmadığını" söyleyenler;Nutku'nun iftira suçunu örtbas etmeye çalışarak iktidarın tiyatral putlarına sadakatini kanıtlayıp tiyatro çevresinde kariyer (ya da "ticaret") yapmaya uğraşan, sırf bu amaçla Nutku'nun gönüllü hınk deyiciliğine soyunmuş, linççi ve iftiracı, yalaka vandallardır.
COŞKUN BÜKTEL
Yalnızca Mustafa Demirkanlı'ya değil; linçimzacısı 1100 vandalın tümüne açık, "büyük fırsat":
"16. Yüzyılda Fransa'da yazılmış Theope adlı bir oyun var" diyen Özdemir Nutku'yu iftira suçundan aklamak için,"Evet, ikinci bir Theope oyunu var" diyecek; ama bunu yalnızca dedikodu gibi söylemekle kalmayıp arslanlar gibi "belgeleyecek" herhangi bir vandal çıkarsa; o vandalın imzaladığı linç bildirisinde yer alan "iftira" suçlamasını kabul edecek ve asıl iftiracının Özdemir Nutku velinç imzacıları değil, ben olduğumu Taksim meydanında avaz avaz bağırarak ilan edeceğim!
Madem Hilmi Bulunmaz ve Coşkun Büktel'i kepaze etmek için Genco Erkal dahil 1100 kişi imza verebiliyor; 1100 kişilik bir ekip için, ikinci Theope oyununun kendisini ya da belgesini bulmak o kadar zor olmasa gerek. İşte fırsat: İçlerinden bir tane, 1100 kişiden bir tane "adam" çıksın da, ikinci Theope oyununun belgesini göstererek, imzaladığı bildiride bize (Bulunmaz ve Büktel'e) yönelik iftira suçlamasının iftira olmadığını (ve dolayısıyla kendisinin bir iftiraya imza atmadığını) belgelesin bakalım.
Ama ben baştan söylemiş olayım: İçlerinden böyle bir "adam", (1100 kişiden bir tek "adam") çıkacağına inanmıyorum. Çünkü belgelemek, iftira atmak kadar kolay değildir.Belgelemek, "bizim" işimiz.
COŞKUN BÜKTEL
NOT: Kendileri linç bildirisini imzalamadıkları halde, dergisine çarşaf çarşaf ilanlar verereklinç kampanyası elebaşısı Mustafa Demirkanlı'nın yalan ve iftiralarını destekleyen ve "suni yemle" besledikleri Demirkanlı'yı üstümüze salan kültür bakanı Ertuğrul Günayile DT genel müdürü Lemi Bilgin de, ya bizzat kendileri araştırarak ya da kuracakları ekiplere araştırtarak, sunduğumuz bu "büyük fırsatı" değerlendirip ikinci Theope oyununun belgesini bulabilir; böylelikle, hem bizim iftiracı olduğumuzu, hem destekledikleri linççilerin iftiracı olmadıklarını, hem de kendilerinin (vatandaş parasıyla) iftiracı beslemediklerini kanıtlamış olabilirler.
Evet, sevgili linççiler, hodri meydan:
Bulun Özdemir Nutku'nun söylediği ikinci Theope oyununu, "Lemi Bilgin ve Ertuğrul Günay iftira destekçisi değildir; Mustafa Demirkanlı ve linç imzacıları iftiracı değildir; asıl iftiracı benim!!!" diye anırayım Taksim'in göbeğinde... Hem de hoparlörle.
Ama ikinci Theope oyununu ya da belgesini bulamazsanız, size artık yalnızca, bizi iftirayla suçlayan o bildiriyi ve o bildiriye attığınız imzaları nerenize sokacağınızı bulmak kalıyor.
1. GÜNCELLEME 1 Ağustos 2009:
Bir haftadır bekliyoruz:
Büktel'i iftiracılıkla suçlayanlinç bildirisine imza atmış 1100 kişi içinden bir tek "adam" çıkıp da, "işte ikinci Theope oyununun belgesi"diyerek, Özdemir Nutku'yuiftira suçundan aklamaya ve asıl iftiracının Coşkun Büktel olduğunu kanıtlamaya kalkışmadı.
Neden acaba?
Belgeyi mi bulamıyorlar yoksa belge ellerinin altında ama göstermeye tenezzül mü etmiyorlar? Büktel'e iftiracı diyen 1100 iftiracıdan bir teki bile, asıl iftiracının Büktel olduğunu belgelemeye nedense tenezzül etmiyor.
Merak ediyoruz: İftiraya tenezzül edip de, iftirayı belgelemeye veya yanıldığı için özür dilemeye tenezzül etmeyen bu 1100 tuhaf kişi, acaba insan mı, karikatür mü?
2. GÜNCELLEME 2 Ağustos 2009
Bir haftayı da geçtik; hâlâ bekliyoruz:
1100 iftiracı içinden bir tek "adam" çıkıp da, "16. Yüzyılda Fransa'da yazılmış Theope adlı bir oyun var" diyen Özdemir Nutku'yu iftira suçundan aklamak için, "Evet, ikinci bir Theope oyunu var" deyip, belgesini gösteremiyor.
Gösteremez; çünkü, Fransa'da 16. ya da 17. Yüzyıl'da yazılmış Theope adlı bir oyun yok. Başka herhangi bir Yüzyılda yazılmış Theope adlı bir oyun da yok. Hatta bırakın oyunu, Theope adlı bir roman, hikaye, opera ya da bale bile yok.
"Var" diyen, "var" demekle yetinmeyip "işte kaynağı, işte belgesi" diyerek iddiasını kanıtlayabilen ve göğsünü gere gere benden sözümü tutmamı ve "iftiracıyım" diye Taksim'de hoparlörle bağırmamı talep edebilen bir adam (1100 iftiracı içinden bir tek "adam") çıkmadı.
"Çıkmayacak" demiştim, çıkmadı. Rehberi okuyan herkes çıkmayacağını anlardı.
3. GÜNCELLEME 3 Ağustos 2009
Hakikat, dünyanın hiçbir ülkesinde bu kadar yalnız kalmış olamaz.
TÜRK TİYATROSU GUINNESS REKORLAR KİTABINA HEMEN YARIN GİREBİLİR.
Coşkun Büktel'in yeni yazısı... Lütfen... TIKLAYINIZ!
4. GÜNCELLEME 4 Ağustos 2009
Hayret: 1100 iftiracı içinden bir tek "adam" çıkıp da, şu vicdan muhasebesini yapabilecek zekâ ve erdemi gösteremiyor:
"Madem ki Nutku'nun 'var'olduğunu söylediği, 'Fransa'da 16. Yüzyıl'da yazılmış Theopediye bir oyun'un (hatta Nutku'nun varlığından söz etmediği Theope adlı bir romanın veya operanın veya balenin) kendisini ya da belgesini gösteremiyoruz; madem ki, hiçbirimiz 'işte ikinci Theope oyununun belgesi!' diye karşısına çıkıp Büktel'den sözünü yerine getirmesini ve Taksim'de'iftiracıyım' diye bağırmasını talep edemiyoruz; madem ki, kendimizde Büktel'den sözünü yerine getirmesini isteme hakkını bulmak için gerekli belgeye sahip değiliz; o halde soytarılığa gerek yok;belgeleri umursamamak,Nutku'nun somut gerçekliğe ters düşen (CD kaydıyla belgelenmiş) ifadesini vemantık verilerini görmüyormuş gibi yapmak, apaçık ve somut iftiraya aldırmaksızın bildiğini okumak ve iftiraya uğrayan (ve iftiracının özür dilemeye bile tenezzül etmediği) bir insanı, sırf daha "güçsüz" bir konumda saydığımız için) iftiracı diye suçlayarak asıl iftiracıyı (sırf daha "güçlü" bir konumda saydığımız için) korumak, haksız olduğu halde "güçlüden" yana çıkıp, haklı olduğu halde "güçsüzü" linçetmeye kalkışmak, değil bir sanatçıya, insan olmanın bilinç ve onuruna sahip en sıradan bireye bile yakışmayacak bir alçaklıktır; yanılmışız; Coşkun Büktel'e (ve Hilmi Bulunmaz'a) iftiracı demekle alçakça davranmış, haksızlık etmişiz; bu haksızlığı göz göre göre daha fazla sürdürmek, namussuzluk ve kalleşlik olur. Büktel ve Bulunmaz'dan özür diliyorum."
Yukarıdaki gibi bir vicdan muhasebesi yapabilmek için yalnızca zekâ değil, vicdan da gerekiyor. Bu 1100 kişinin gerçekten de "tümü" vicdan ve zekâdan yoksun iftiracılar galiba...
Peki iftiracılardan sanatçı çıkar mı? Hayır! Olsa olsa, en iyi ihtimalle, sanatı ekmek kapısı yapmış ("esnaf" kelimesinin mümkün olan en kirli, en olumsuz anlamıyla söylüyoruz) "esnaflar" çıkar.
Kendinizi kendi imzalarınızla, tiyatro tarihimizin çöplüğüne atmaktasınız, çocuklar.
Ve en acıklısı: Sanatçı değil de (süte su katanlar çeşidinden) "esnaf" olduğunuz için, size para kaybettirmediği sürece, bu durumdan müteessir bile değilsiniz. (Bakınız: "Utanma Eşiği")
Ve hayret : 1100 kişisiniz(?)
Oysa ben, Türkiye tiyatrosunun "şimşek hızıyla"çürüdüğünü söyleyen Hilmi Bulunmaz'ın abarttığını zannediyordum. Ama öyle görünüyor ki, içinde yaşadığımız siyasal düzen bir bebekten katil üretirken; Hilmi'nin "çanak" sözcüğüyle özetlediği "besleme düzeni" de, "sanatçılardan" iftiracı linççiler üretebiliyor... Hem de fabrika gibi üretebiliyor: 1100tane(?)
Kim bilir, diğer insanların ve yakınlarınızın (belki de çocuklarınızın) yüzüne utanmadan bakabilmek için gerekli pişkinliği (utanma eşiğini) nasıl ve ne kadar zamanda edindiniz.
ARŞİVDEN / 12 MART 2008
(...)
Değil beş on
beş on milyon
"facepaye" olsanız,
iftirayı onaylayan
o kirli imzalarınız
vız gelir bize vız.
COŞKUN BÜKTEL
12 Mart 2008 / Saat: 23.30
Tamamını okumak için, lütfen...
TIKLAYINIZ!
BAZI LİNÇÇİLERİN KASITLI OLARAK YARATMAYA ÇALIŞTIĞI KAFA KARIŞIKLIKLARINI GİDERMEK İÇİN NETLEŞTİRELİM:
Yayınladığımız video görüntüsü ve "Geri Zekâlılar İçin Alfabe Düzeyinde Özdemir Nutku Skandalı Rehberi" başlıklı yazımızdan sonra hâlâ
"Evet, ikinci bir Theope oyunu var"
diyen birisi varsa, bilinsin ki, yalancı orospu çocuğunun tekidir.
GÜNCELLEME 21 Temmuz 2009:
Yukarıdaki yazıyla ilgili olarak, avukat arkadaşım Yavuz Erinal bugün İzmir'den beni aradı
Selam sabah faslından sonra Yavuz'la aramızda mealen ve özeten şöyle bir konuşma geçti:
— Bana bak, "ikinci bir Theope oyunu var" diyenlere, çok sert girmişsin. Eğer ikinci bir Theope oyunu gerçekten varsa ve "var" diyenler seni mahkemeye verirlerse, haberin olsun: Hakim ilk celsede tazminatı basar ve davacılar donuna kadar her şeyini alırlar.
— Merak etme ikinci bir Theope oyunu yok.
— Ben bi uyarayım, dedim.
— Teşekkür ederim ama gönlünü ferah tut! İnsanları yanıltmak için ikinci bir Theope oyunu varmış gibi bir izlenim yaratmaya çalışanlar var ama hiç kaygılanma!... İkinci bir Theope oyunu gösteremeyecekleri için asla mahkemeye gidemezler. CB
İhanetin ayrıntıları için bakınız:
"Hakikat Hiçbir Ülkede Bu Kadar Yalnız Kalmamıştır"
————————————
Linççiler kararlı: Öyle veya böyle, bizi susturacaklar
Kağıt üzerinde gecekondu kadar kolayca imal ettikleri oluşumların sonuncusu olan "Tiyatro Yayıncıları Birliği" imzasıyla linççiler, Hilmi Bulunmaz'ın internet sitelerini kapattırmak (Yani Bulunmaz'ı susturmak) için uluslararası Blogger'a başvuruda bulundu!
Tehdit ettiler, sökmedi. Linç kampanyasıdüzenlediler, yürümedi. Mahkemeye giderizdediler, "sıkmadı". Linççiler, şimdi de, Bulunmaz ve Büktel'e yönelik (aklı başında bir tek makul insanı bile inandıramadıkları) o malum iftiralarını Blogger yöneticilerine yutturmaya ve böylelikle onların Hilmi Bulunmaz sitelerini kapatmasını sağlamaya kalkışmışlar.
Yani akıl var yakın var: Siz "küfürbaz" dediniz diye, Bulunmaz ve Büktel'in küfürbaz olduğuna inanacak ve (bizim küfürbaz olduğumuza dair ortada uluslararası bir mahkeme kararı bile bulunmadığı halde, ki bulunsa bile aldırmayabilirler) bize karşı harekete geçip Bulunmaz'ın bloglarını kapayacak kadar ahmak olsalardı; Blogger'ın yöneticileri Blogger'ı yaratabilirler miydi? A fıkra lazı zekâlı şaşkınlar sizi!...
Sırada ne var?
Mesela gösterdiğimiz belgelerin (mesela Özdemir Nutku'nun "Fransa'da 16. Yüzyıl'da yazılmış Theope adlı bir oyun var" diyerekTheope'ye iftira ettiğini kanıtlayan CD'nin) aslında var olmadığını, bizim yalan söylediğimizi ispatlamaya filan kalkışsanıza!... Yok, bize "yalancı" gibi somut kanıtlar gerektiren (daha doğrusu somut kanıtları yok etmenizi gerektiren) somut suçlamalarla karşı çıkamazsınız, di mi? O yüzden "küfürbaz" gibi, "yoruma açık" salak suçlamalarla karşı çıkmaya çalışıyor, yok edemediğiniz somut kanıtları ise, devekuşu gibi görmezden gelerek aklınızca örtbas ediyor, yokmuş gibi davranıyor, bildirinize iki satırlık kanıtın kendisini (yani Nutku'nun tam olarak ne dediğini) koymak yerine, kanıt hakkında uydurduğunuz yalanları koymayı tercih ediyorsunuz!
Bizce, küfürbaz sizsiniz! Ama küfür sizin en masum, en önemsiz suçlarınızdan biri olduğu için, biz küfürlerinize değinmek gereğini çok ender hissediyoruz. Ne de olsa, Hitler'i erik çalmakla suçlamak, suçlama gerçek ve haklı bile olsa, pek fazla anlam taşımaz.
Linççilerin Blogger'a başvuru metnini Hilmi Bulunmaz internetten bulup yayınladı. Okumak için, lütfen...
TIKLAYINIZ!
————————————
NOT: Listenin önceki versiyonlarında, kişilerin meslekleri de veriliyordu. "Ürolog, eğitimci, motor tamircisi, mühendis, işsiz, vb." gibi... Hedef gösterdikleri iki kişinin (Büktel/Bulunmaz) görüşlerini veya yazılarını, imza istedikleri insanlara asla göstermeyen; hedef gösterilen o iki kişinin görüşlerini saklayıp imzacıları tek yanlı bilgilendirerek, yani açıkça dezenforme ederek, imza toplayan sansürcü linççiler; (Büktel'in eleştirilerine maruz kalmış, "kuyruk acılılar" dışındaki) tiyatrocuları kolay kolay kandıramadıkları için, daha çok, tiyatro dışı mesleklerdeki insanların bilgisizliğinden yararlanıyor, onların "kanına giriyorlardı".
Anlaşılan, sonunda bakmışlar ki listede tiyatrocu, hele de tanınmış tiyatrocu parmakla gösterilecek kadar az, meslekleri belirtmekten vazgeçmişler
KONUYLA İLGİLİ LİNKLER:
"Önce Ekmekler Bozuldu", sonra insanlar... Artık yalnızca besinler değil, insanlar da GDO'lu.
LİNÇÇİ İFTİRACILARIN OMURGASIZLIK BELGELERİ
BU SAHNEYİ LİNÇ İMZACISI İFTİRACILARA İTHAF EDİYORUM!
Hakikat, dünyanın hiçbir ülkesinde bu kadar yalnız kalmış olamaz.
Büktel ile Bulunmaz, imzaya açılmış linç bildirisini kamera önünde satır satır irdeleyerek tüm yalan, iftira ve çarpıtmaları teşhir ediyorlar.
Büktel'in "Taraf"ta yayınlanan yazısı
"Asıl Küfür Theope'ye edildi"
"Ben Erbil'e Demiştim"
Sözde Temiz Tiyatro Yayıncılığı Kampanyası Tertipçilerinden Can Törtop’un “Beni Bağlamaz” Diyerek Yayımlamayı Reddettiği Bir Açıklama ve Kınama
Nedim Saban'ın "Temiz Tiyatro" Başlıklı Yazısına Katkı
"Tehdit Sayfası"
"Timur'un 'Ertuğrul Timur Penis Büyütücü Satıyor' Cümlesi Bir İftiradır"
Anamur, Demirbaş, Demirkanlı, Güner ve Yalaz, dergilerinin tirajını açıklamak için matbaalardan aldıkları gerçek faturalarını beyan etmek zorundalar!
Konjonktür değiştikçe, Mustafa Demirkanlı ile Tuncer Cücenoğlu'nun ahlak ilkeleri de değişiyor:
BİRGÜN GAZETESİ SANAT SAYFASI EDİTÖRÜ ALİ ŞİMŞEK'İN CEVAP HAKKI KAVRAMINA VOLTAIRE KADAR DEĞİL ANCAK GOEBBELS KADAR SAYGILI OLDUĞUNU KANITLAMAK İSTERCESİNE SANSÜR EDİP YASAKLADIĞI HİLMİ BULUNMAZ YAZISI
Adnan Tönel'in iftiralarla dolu yazısını yayınlayarak linç kampanyasını Birgün gazetesinde lanse ettikten sonra, Büktel ve Bulunmaz'ın cevap hakkını gasp ederek, linççileri sansürle de koruyup/kollayan Birgün gazetesi sanat sayfası editörü Ali Şimşek, (daha önce Taraf gazetesi sanat sayfası editörü Ferhat Uludere'nin Büktel'e tanıdığı cevap hakkını tanımak yerine, tam tersini yaparak) kendisinden cevap hakkı talep eden Büktel ve Bulunmaz'ı bir ay boyunca "salladıktan" sonra, linç mağdurlarına cevap hakkı tanımayacağını yazılı olarak da açıkladı: TIKLAYINIZ!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder